Cilt Sağlığı ve Beslenme

cilt sağlığı ve beslenme

Deri, insanlardaki en büyük organdır. Derinin katmanları tüm iç dokuları ve hayati organları günlük çevresel zorluklardan korumaya çalışır. Cilt ayrıca vücut ısısını düzenlemede ve su kaybını kontrol etmede önemli bir rol oynar. Cilt sağlığı ve beslenme; güzelliği, bütünlüğü ve yaşlanma ile cilt biyolojisinde rol oynayan sebeplerle birlikte cilt sorunlarının başlangıcı ve klinik seyri ile ilişkilendirilmiştir.

Beslenme düzeninin planlanması ve iyileştirilmesi yalnızca cilt sorunlarını önlemekle kalmayıp, potansiyel olarak altta yatan herhangi bir durumu da düzeltebilir.

Bununla birlikte, beslenmenin cilt fizyolojisi üzerindeki etkisinin derecesi ve cilt yapısı ve işlevindeki beslenmeye bağlı çeşitli değişikliklere dahil olan mekanizmalar oldukça tartışmalı olmaya devam etmektedir.

Kalıtım, güneş ışığı, çevresel etmenler, kronik hastalık, ilaçlar, uyuşturucu, sigara ve alkol kullanımı, beslenme alışkanlıkları, hormonal denge, psikosomatik stres ve zayıf sosyoekonomik koşulların tümü, cilt anormallikleri ve yaşlanmasının patofizyolojisinde rol oynamaktadır.

Cilt Sağlığı ve Beslenme Arasındaki İlişki Nedir?

Yetersiz beslenme, obezite, anoreksiya nervoza, bulimia nervoza gibi beslenme anormallikleri cilt sağlığı üzerinde oldukça etkilidir. Eğer böyle bir problem söz konusuysa diyetisyeninizden destek almayı ihmal etmemelisiniz.

Boelsma ve ark. (2001) cilt durumunu optimize etmek ve cilt hastalıklarını önlemek için vitamin, karotenoid ve yağ asidi desteğinin etkilerini gözden geçirdi. Beslenme faktörlerinin cilt üzerinde potansiyel faydalı etkiler gösterdiği sonucuna vardılar.

 

Cilde olumsuz etkisi olan, çevresel etmenlerle oluşan serbest radikallerin oluşumunun engellenmesi için antioksidan alımının artırılması gerekir. Beta-karoten, likopen, zeaksantin ve lutein gibi karotenoidler, serbest radikallerinin temizleyicileri olarak güçlü antioksidan işlevselliğe sahiptir. Yapılan bir çalışmada lutein ve zeaksantin ile tedavi sonrası cilt yağlanmasında önemli ölçüde azalma gözlenmiştir.

Beslenme düzeninize antioksidan alımını artıracak olan A, C, E vitaminlerinin yanı sıra, K ve B kompleks vitaminleri, selenyum, bakır, çinko gibi mineraller eklemelisiniz.

A vitamini ve doğal metabolitleri, hafif, orta ve şiddetli, inatçı aknenin yanı sıra fotoyaşlanma ve biyolojik cilt yaşlanmasının tedavisi için onaylanmıştır.

C vitamini de cilt sağlığı için çok önemlidir.

Peki Ya diyetiniz Yeteri Kadar C Vitamini İçeriyor Mu?

 

Portakal, mandalina gibi turunçgiller, yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, çilek, kuşburnu C vitamininden zengin başlıca kaynaklardır.

Menopoz dönemindeki kadınlarda yapılan bir çalışmada likopen, C vitamini ve soya izoflavonlarının bir kombinasyonunun cilt yoğunluğunu koruduğu, cilt sıkılığını artırdığı ve mikro rahatlama, nemlendirme ve tonlama sağladığı gösterilmiştir.

Derinin elastikiyeti için C vitamini, çinko ve bakır kaynakları ile birlikte de alınabilir.

Çinko eksikliği akne oluşumunda oldukça önemlidir. Bu nedenle çinkodan zengin olan kaynakları (tavuk eti, hindi eti, kabak çekirdeği…) beslenmenize ekleyebilirsiniz.

Cilt sağlığı için akla ilk gelen en önemli B vitamini biotindir. Biotin, deri, tırnak ve saç hücrelerinde bulunur. Eksikliğinde dermatit, saç dökülmesi gibi hasarlar görülebilir. Süt, karaciğer, ceviz, tahıllar, soya fasulyesi ve yumurta en önemli kaynaklarındandır.

Selenyum ise çevresel etmenlere, güneş ışıklarının zararlı etkilerine karşı cildi korur. Deniz ürünleri, brezilya cevizi, yumurta, tam tahıllar selenyumdan zengin başlıca kaynaklardır.

Süt ve süt ürünlerinin tüketimi akne oluşumunda ne kadar etkili?

Bazı çalışmalar sivilceyi süt tüketimiyle ilişkilendirmiştir.

Araştırmacılar, Amerika Birleşik Devletleri’nde (araştırmanın yapıldığı yer) tüketilen süt ve süt ürünlerinin çoğunun hamile ineklerden olduğuna dikkat çekti.

“Hormonlardan zengin süt ve hamilelik sırasında oluşan diğer maddelere maruz kalmak akne patogenezinden sorumlu olabilir mi?” diye düşündüler.

Yapılan araştırmalara göre bu hipotez geçerli olabilir çünkü sebum üretiminin, androjenlerden ve cinsiyet hormonu bağlayıcı globülin (SHBG) ve insülin benzeri büyüme faktörü-1 (IGF-1) gibi hormonal aracılardan etkilendiği biliniyor ve bu aracılar diyet faktöründen de etkilenebilir.

Gerçekte, insülin ve yüksek glisemik indeks belki de akne ile en bilimsel ve klinik olarak ilişkili iki faktördür.

Amerikan Dermatoloji Akademisi’nin kılavuzlarının yayınlanmasından kısa bir süre sonra, iki klinik çalışma yüksek glisemik yüklü diyet ve akne arasında bir ilişki olduğunu bildirmiştir.

Araştırmacılar glisemik yük, insülin duyarlılığı, hormonal aracılar ve akne üzerine odaklandı. Yüksek glisemik indeksi olan gıdaların, serum insülin konsantrasyonlarını yükselterek (böylece sebum üretimini uyararak), cinsiyet hormonu bağlayıcı globülini baskılayarak ve androjen seviyelerini yükseltip akneye katkıda bulunabileceğini bildirdi.

Süt ve süt ürünlerini aşırı miktarda tükettiğiniz zamanlarda akne probleminiz artıyorsa, bir süreliğine süt ve süt ürünlerini diyetinizden elimine edip etkisini gözlemleyebilirsiniz.

Yapılan başka bir çalışmada, daha yüksek C vitamini ve linoleik asit alımının yanı sıra daha düşük yağ ve düşük karbonhidrat alımının daha iyi cilt görünümü ile ilişkili olduğu gösterilmiştir.

Eve Götürülecek Mesajlar;

“Her şeye dikkat ediyorum ama bir türlü cildim düzelmiyor!”

Cilt probleminiz varsa mutlaka bir dermatolog desteği almayı ihmal etmeyin.

Sağlıklı günler 🙂

Diyetisyen Selvi Torun

Exit mobile version