Çocuklarda Sıklıkla Görülen Bozukluklar Nelerdir?

Çocuklarda Uyum ve Uyumsuzluk

Çocuğun kendisi, ailesi ya da daha geniş sosyal çevresiyle kurduğu ilişkilerin dengeli ve sürdürülebilir olması beklenir. Bu durum beklenen düzeyde ve şekilde gerçekleşirse çocuğun uyum içinde yaşamını sürdürdüğü söylenir. Ancak bazı çocuklar içinde doğup büyüdüğü, kişiliğini şekillendirdiği sosyal çevrede kendisine yer bulmakta zorlanabilir, kendisini kabul ettirmeye çalıştığı çevresi ile karmaşık duygular yaşayabilir. Bu karmaşıklık ve çatışmalar çocuğun anne- baba tutumları, geniş ailede gördüğü ve yaşadığı muamele gibi farklı etkenler tarafından yapılandırılmaktadır. Ayrıca ‘’uyumsuz’’ olarak nitelendirilen bu çocukların neden bu uyumsuz davranışları sergilediği konusunda bazı başlıklar sıralayabiliriz. Peki, çocuklarda görülen uyum ve uyumsuzluk nedenleri nelerdir?

Çocuklarda Görülen Uyumsuzluğun Nedenleri:

1. Kalıtım

Anne- babamızın bize bıraktığı genetik miraslardan bazıları aynı sorunlara aynı pencerelerden bakıyor olmamızla açıklanabilir.

2.Bedensel Nedenler

Fiziksel bir engeli ya da rahatsızlığı bulunan çocukların daha agresyon içerikli davranışlarda bulunabileceği gözlemlenmiştir.

3.Temel Gereksinimlerinin Giderilmemesi

Bu gereksinimler yeme- içme- barınma gibi biyolojik ve fizyolojik gereksinimler olmakla birlikte sevip sevilme- korunma- saygı ve değer görme gibi psikolojik ve sosyolojik ihtiyaçlar da olabilir.

4.Yanlış Eğitim

Anne babaların kendi doğrularıyla büyüyen çocuklar anne babalarının yanlış da olsa doğru kabul ettikleriyle yetişirler. Bu kabul edilen tutum ve davranış kalıpları öğrenilen ve hayatın devamında değiştirilmesi en zor olan kalıplaşmış bilgilere dönüşebilir. Ödül- ceza sistemi, sınırları çizilmemiş sınır- otorite ve hoşgörü, yanlış ve tutarsızlıklar yanlış eğitime dahildir.

Çocuklarda Sıklıkla Görülen Davranış Bozuklukları

Her çocuğun içinde bulunduğu sosyal, ekonomik, kültürel çevre ve gelişim düzeylerinin farklı olmasıyla beraber yaşadığı sorun ve güçlüklerden kurtulma düzeyi de farklılıklar göstermektedir. Çocuğun pozitif anlamda desteklenmesi, kendisinin ve yapabileceklerinin, güçlerinin farkında olması, kendisini sosyal çevresine kabul ettirme isteğinde ya da özgüveninde farkındalık kazanması aşağıda sıralanan davranış bozukluklarından kurtulması ya da en az seviyede etkilenmesi için gerekli motivasyon sağlayıcılardandır.

1. Öğrenme Güçlükleri: Matematik öğrenme güçlüğü, okuma veya yazma anlatım güçlüğü

2. Kekeleme: 2 ve 4 yaş arası normal kabul edilirken bu kekemeliğin %90 oranında kaybolması beklenir.

3. Fonolojik Bozukluk: Bazı harflerin ve kelimelerin söylenmesinde yaşanan zorluktur. En çok r-s-k-ş harflerinde görülür.

4. Tikler: Aşırı kaygılı ve ailesi tarafından aşırı kontrole maruz kalan çocuklarda daha yüksek oranla görülür. Hareket ve sese bağlı olarak gerçekleşir.

5. Obsesif Kompulsif Bozukluk: Obsesyon; saplantı olarak tanımlanırken, kompulsiyon da zorlantı olarak ifade edilir. Kısaca istemsizce yenilenen düşünce ve davranışlardır.

6. Alt Islatma(Enüresis Noktürna-EN) ve Kirletme (Enkopresis): Herhangi bir fizyolojik rahatsızlık olmadan alt ıslatması ya da kirletmesi çocuğun stres ve sosyal yönden olumsuzluklar içinde olduğunu yansıtır.

7. Sosyal ve Özgül Fobi: Küçük düşme ya da rezil olma gibi korkuların yanında çekinilen her ne ise ondan uzak durma olarak ifade edilir.

8. Depresyon: Çocuklarda görülen depresyon kolay tanımlanamayabilir. Fark edilmesi zor olduğu için anne babaların özel dikkat etmesi gereken konulardan birisidir. Depresyonla birlikte alkol, sigara ya da madde kullanımı gibi kötü alışkanlıklara başlanması, okuldan atılma ve sosyal çevrede dışlanma, şiddet ve istismar konularına kadar ilerleyebilen hassas bir başlıktır.

9. Uyku ve Yeme Bozuklukları (Bulimiya Nervoza, Obezite, Anoreksiya Nervoza…): Uyku bozukluklarında uyku terörü, gece kabusları ve uyurgezerlik ele alınırken yeme bozukluklarında dengesiz ve kontrolsüz beslenme de sayılabilir.

10. Okul Sorunları: (Okulu reddetme ya da okul fobisi…)

11. Davranım ve Uyum Bozuklukları: Davranım bozukluğu olan çocuklarda görülen bazı davranışlar vardır. Bunlardan bazıları yalan, hırsızlık, etrafına zarar verme, yasaklara ve kurallara karşı gelme, tehdit ve kabadayılıkta bulunma, zorlama, başkalarını huzursuz etme gibi…Bu bozuklukların çocuğun kendisine ve çevresine daha fazla zarar vermeden en kısa sürede müdahalede bulunulması gerekmektedir.

12. Dürtü Kontrol Bozuklukları: Öfke patlaması, kumar ya da ona benzer oyunlar, piromani( yangın çıkarma ve ateş yakma), vücuttan saç, kirpik ya da kıl koparmak (trikotillomani), kleptomani (patolojik hırsızlık) gibi davranışlar dürtü kontrol bozukluklarındandır.

13. Tırnak Yeme: Bu davranışın her ne kadar taklit yoluyla öğrenildiği ileri sürülse de ileri yaşlarda sosyal onay gören çocukların bu davranıştan vazgeçtikleri gözlenmiştir.

14. Öfke ve Saldırganlık: Ben dilinin kullanılarak, olumlu davranışı pekiştirerek ve oyun oynaması desteklenerek çocuğun kendisini iyi hissetmesi ve işlevsiz davranıştan kurtulması sağlanabilir.

15. Utangaçlık: Sosyal bir sorun olarak görülse de devam eden devamlı utangaçlık hali çeşitli davranış sorunlarıyla kalıcı sorunlara neden olabilmektedir.

16. Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Çocuğun yaşadığı veya şahit olduğu ölüm, afet, kaza ya da hastalık gibi olumsuzluklar karşısında gelişen korku, kaygı ve kaçınma davranışlarını içerir.

Yukarıda çocuklarda çeşitli uyum sorunlarıyla bağlantılı bazı davranış bozuklukları sıraladık. Özelliklerde çocuklarla çalışırken neden daha çok dikkat kesilmemiz gerektiğini bazı başlıklar altında toparladık. Bugün bir stres kaynağıyla baş başa kalan bir çocuk, bunun etkilerini hemen görebileceği gibi yıllar sonra da görebilir. Yapılan çeşitli mesleki çalışmalardan ve araştırmalardan biliyoruz ki ister kendi çocukluk problemlerimiz olsun ister anne babalarımızdan devraldığımız genetik miras olsun, bizi biz yapan faktörlerdendir. Bu nedenle bugün yoluna koyduğumuz her sorun, çözümlenen her karmaşıklık sadece sorunu çözülen çocukla sınırlı bir yarar sağlamaz. Gelişen ve genişleyen bir halkayla birlikte onun ailesini ve zamanla kendi aile haritasını, sosyal çevresini etkileyen bir adım atılmış olur. Örneğin sadece tek bir başlık olarak toplum tarafından bazen çok önemsenmeyen, ‘’zamanla geçer’’ ya da ‘’babası da böyleydi’’ gibi tepkilerle karşılaşılan kekemelik davranışının altında yatan ana sebep ele alındığında pek çok faktör vardır.

Genetik yatkınlık yanında davranışı taklit etme, stres etkenleri olarak ani korku, korkutulma, ayrılık anksiyetesi, okul ya da aile baskısı, yüksek beklentiler gibi ele alınması gereken pek çok başlık vardır. Her biri için farklı önerilerin, tedavi ve terapi süreçlerinin olduğunu da göz önünde bulundurursak hepsini aynı anda ele almak olanaksızdır. Ancak atabileceğimiz en önemli adımlardan birisi olarak hassasiyetimizi ve farkındalığımızı korumak sayılabilir. Her zaman söylendiği üzere çocukların hiçbir davranışı ‘’öylesine’’ değildir ve etrafındakilere yansıtılmış müthiş birer aynadır. Yetiştireceğimiz çocukların aynalarında sağlam ve sağlıklı izler bırakmak bugünden sonraki amaçlarımızdan olsun.

Nildem DİLMEÇ TOKUR

Aile Danışmanı – Sosyal Hizmet Uzmanı

Exit mobile version