Doğum Sonrası Babalık Depresyonu

Doğum süreci içerisinde ve sonraki süreçlerde erkekler, eşlerine en büyük desteği veren bireylerdir. Kadınların vücudunun anneliğe adım attığında bazı fiziksel ve hormonal değişimler yaşadığını hepimiz bilmekteyiz. Fakat bunu erkek açısından düşünmek çok sonradan akla gelen bir durumdur. Yapılan araştırmalara göre gebelik sırasında ve sonrasında annenin dışında babalarda da bazı hormonal değişimler olduğu gözlenmektedir. Örneğin; testosteron (erkeklik hormonu) yerine estrojen (kadınlık hormonu) düzeyi artmaktadır. Bu da depresyona daha yatkın olunabileceği anlamına gelir. Yani depresyonun cinsiyet faktörü olmadığı gibi doğum sonrası depresyonun da cinsiyet ile ilgili bir yanı bulunmamaktadır. Nasıl ki anneler doğumdan sonra depresyona giriyorsa babalar da aynı süreçten geçebiliyor. Babalığın getirmiş olduğu stres, yetememe korkusu ve sorumluluk duygusu gibi bazı nedenler babalık depresyonu sebebi olabiliyor.

Babalık Depresyonu Nedir?

DSM-V kitaplarında henüz tanı kriterleri belirlenen bir durum değildir. Fakat depresyonun belirtilerine bakarak yorum yapabilmekteyiz. Bunalımlı ruh hali, çok fazla uyumak veya uykusuzluk, yorgunluk, huzursuzluk, çok fazla yemek yeme veya iştahsızlık, intihar ve ölüm düşünceleri… Bu ve buna benzer kriterler arasından beş veya daha fazlasının iki haftalık süreçte sabit olarak görülmesiyle depresyon tanısı konulabilmektedir. Böylece bu belirtileri babalık depresyonu için de kullanabiliriz. Aileye yeni bir bireyin katılmasıyla babada bu tarz belirtilerin görüldüğü, genelde 3-6 ay arasında şiddetin arttığı depresyon şekline babalık depresyonu diğer adıyla paternal postnatal depresyon denilmektedir.

Sebepleri Nelerdir?

Daha önce de belirttiğim gibi erkeklerdeki testosteron hormonundan ziyade estrojen hormonu salgılanması ile depresyona yatkınlık artmaktadır. Bunun yanında doğumdan sonra daha fazla sorumluluk sahibi olma, maddi yük, uykusuzluk ve stres de eklenince babalık depresyonu yaşamaya başlamaktadırlar. Eşler daha önce vakit geçirme konusunda sorun yaşamazken aileye yeni bireyin katılmasıyla bütün ilgi ve zaman bebeğe ayrılmaktadır. Erkekler bu durumda belli etmeseler de dışlanmış hissedebilmektedirler. Gündelik hayatlarının bile değişime uğraması, sosyal hayatlarının farklılaşması gibi sebeplerden dolayı daha fazla huzursuz hissetmektedirler.

Babalık Depresyonu Belirtileri

Öncelikli olarak yaşanılan durumun normal bir depresyon durumu mu yoksa babalığın gelmesi ile oluşan bir babalık depresyonu mu olduğunun ayırdına varılması gerekiyor. Bu konu açıklığa kavuştuktan sonra yaşanılan durumları ayrıntılı olarak inceleyebiliriz. Depresyonun klasik belirtilerinin neler olduğunu yukarıda da belirttim. Buna ek olarak şu belirtilere de dikkat etmemiz gerekmektedir:

Alkol kullanımında artış: Daha önce nadir olarak kullandığınız alkolü artık uyumadan önce her akşam yoğun miktarda veya yemek yerken sürekli tüketmeye başladıysanız bu önemli bir belirti olarak incelenebilir.

Cinsel ilişkiden kaçınma: Doğumdan hemen sonra cinsel ilişki pek de mümkün olan bir durum değildir. Fakat bundan sonraki süreçlerde doktorunuz normale dönebileceğinizi söylediği halde cinsel olarak isteksiz hissediyor ve eşinize uzak davranıyorsanız bir problem olabileceği düşünülmelidir. Normalde eşe duyulan bir özlem olması gerekirken kendinizi izole etmeyi tercih ederseniz burada depresyon belirtisinden söz edebiliriz.

Yaptığı her şeyden mutsuz olma: Baba, daha önce ona iyi gelen ve mutlu eden aktivitelerden uzaklaşmak ister veya yaparken bile mutlu olmazsa burada babanın ruh halindeki değişime dikkat etmek gerekir. Arkadaşlarıyla olmak, onlarla beraber vakit geçirmek bile iyi gelmiyor ve sürekli olarak melankolik ruh hali takınıyorsa buna dikkat etmek gerekmektedir.

Gönüllü olarak daha fazla çalışmayı seçme: Böyle bir durumu isteyerek yapıyorsanız bunu neden yaptığınız üzerinde durup düşünmeniz gerekmektedir. Çünkü normalde babalar bebekleriyle bir şeyler paylaşmak, onlarla güvenli bağlar kurmak isterken siz uzak durmayı ve onunla daha az vakit geçirmeyi istiyorsanız bu büyük bir problemdir. Bana kalırsa da babalık depresyonu için en önemli belirti de budur. Eğer anne de bu durumu gözlemlerse eşine bu konuda yol gösterebilir. Yardım alması için teşvikte bulunabilir.

Asabiyetin öfkeye dönüşmesi: Bebeğiniz aileye katıldıktan sonra aile içinde bazı davranış değişiklikleri olmaktadır. Artık daha az uyuyan, çocuğunu düşünmek zorunda olan ve sürekli endişelenen bireyler olmanız kaçınılmazdır. Bunun yanında çalışma ve ev hayatı birleştiğinde zorlanmanız, yorulmanız, huysuzlanmanız abartılı şekilde yaşanmadığı sürece normaldir. Fakat içinde bulunduğunuz ruh hali her zaman ve yoğun öfke ile devam ediyorsa burada dikkat edilmesi gerektiğine dair sinyal vardır. Bu yüzden bu konu da oldukça önemli bir belirtidir.

Öfkenin şiddetini artırarak şiddete dönüşmesi: Şiddet ne olursa olsun kabul edilemeyen ve kesinlikle kişinin yardım alması gereken bir konudur. Kişi artık öfkesini kontrol edemeden şiddete başvuruyor veya sonu şiddetle bitecek kavgalar çıkarıyorsa mutlaka yardım alması gerekmektedir.

Çözümü İçin Neler Yapılabilir?

Çözümü zor olmayan bu sorun, eğer halledilmezse eşler arasındaki ilişkinin bozulmasına ve hatta boşanmaya sebep olabilmektedir. Fakat araştırmalara göre babalık depresyonu konuşularak veya yardım alınarak halledilebilen bir sorundur. Bu yüzden önemli olan sorunu fark etmek ve buna yönelik çözüm önerileri belirlemektir. Süreçte şu adımlar izlenebilir:

  1. İçinde bulunduğunuz durumu zafiyet olarak değerlendirmeyin. Çünkü yaşanılan durum erkeklik veya cinsiyetle alakalı bir durum değil tamamen tıbbi bir durumdur. Bunun bilinci ile hareket edilmesi gerekmektedir.
  2. Psikolojik yardım almaktan çekinmeyin. Yaşadığınız durumun bilincine vardıktan sonra yapılması gereken ilk şey profesyonel bir yardım almaktır. Böylece süreçte yaşadığınız zorlukları daha kolay atlatmanızı sağlar.
  3. Eşler birbirine yaşadığı durumları anlatıp süreci beraber atlatmalıdır. Bu süreçte çiftler birbirlerini dinlemeli ve anlamalıdır. Tam tersi durum söz konusu olursa iletişim kuramaz ve iki taraf da birbirine yabancılaşır. Bu da çiftlerin birbirinden uzaklaşmasına sebep olur.
  4. Çiftler, anne-baba olurken karı-koca olmayı unutmamalı. Birbirlerine zaman ayırarak sürece devam etmeleri gerekir. Bebek doğduktan sonra anne, tamamen bebeğe odaklanmak yerine babayla iş bölümü yapmalıdır. Böylece baba, kendisini dışlanmış hissetmez ve çiftlerin birbirine ayırdığı kaliteli zaman artmış olur.
  5. Anne-baba-çocuk olarak vakit geçirin. Bu süreçte her iki tarafın ailesi de yardım etmek için sabırsızlanabilir. Fakat bu durum babanın çocukla ilişki kurmasını sekteye uğratabilir. Bir anne nasıl ki bebeği uyutup banyo yaptırabiliyorsa baba da bunları yapabilir. Hem böylece baba-çocuk bağı kurulması için temas kurulmuş olur. Baba, bebeğe daha da yakınlaşma fırsatı bulur.
  6. Unutmayın, babalık öğrenilen bir durumdur. Birçok uzman, anneliğin içgüdüsel olarak oluştuğunu fakat aynı durumun babalarda olmadığını söylemektedir. Kişiler bunun bilincinde olmalı ve bunu anlamalıdır. Bu süreçte babalığı öğrenmek için istekli, okumaya ve araştırmaya yatkın olmaları gerekmektedir. Annelerin de babalara karşı bu öğrenme sürecinde anlayışlı olması gerekmektedir.

 Klinik Psikolog Kübra Betül ÖZER

Exit mobile version