Biten İlişkinin Ardından Toparlanmanın Sırrı Nedir?

İlişkilerde Ayrılık Sonrası Toparlanmak

ilişkilerde ayrılık sonrası toparlanmak

İlişkilerde ayrılık sonrası… Her ilişki, nasıl yaşandığı ya da nasıl bittiği önemli olmaksızın, aslında yeni bir yoldur. Karşılaştığınız o insan; yani maceranızın diğer ortağı size yeni manzaralar sunmak için hazırdır. Mevsimlerin geçişi bile yolun neresinde durduğunuza göre önem kazanır.

Doğru tercihler ve doğru rotalar her yolculukta esas olandır, ilişkilerde olduğu gibi… Ki zaten yolun ne kadar doğru olduğu da yol arkadaşınıza bağlıdır. Ancak her yolculuğun elbet bir bitiş noktası vardır. Varılan yerde yeni bir yol başlamazsa ayrılık da yakındır.

Romantik ilişkilerin bir parçası olan ayrılık hemen herkesin en az bir kere yaşadığı bir durumdur. Farklı anlamlar ifade etmekle birlikte kişide yarattığı üzüntü ve beraberinde getirdiği çeşitli duygular ile üzerine çokça çalışılmıştır.

Reddedilmek, istenmemek, artık eskisi gibi arzulanmadığımızı hissetmek vs. gibi etiketlemelere, geçmiş yaşam deneyimlerimize ve ilişkiye yüklediğimiz anlama göre ilişkinin sonlanmasına vereceğimiz tepki de değişir. Yapılan anketlere, geri alınan bildirimlerin en yaygın olan sonuçlarına göre ise; alışkanlığın bitişinin yarattığı bir kaygıdan bahseder çoğu insan.

Peki Nedir Bu Kaygı?

Kaygı tanım olarak, kişinin herhangi bir tehdit edici duruma ya da korku verici bir unsura bağlı olarak hissettiği, psikolojik ve bedensel tepkilerinden oluşur. Günlük hayatın içinde de çoğumuz kaygı belirtileri gösterebileceğimiz pek çok durumla karşılaşırız. Romantik ilişkinin sonlanmasına bağlı olarak yaşanan kaygı bu tanıma uymasa bile, günlük işlevselliğimizin bozduğu noktada müdahale etmeli ve psikolojik desteğe başvurmalıyız.

Ayrılık sonrası herhangi bir işlev kaybının olmadığı, günlük rutinlerin sağlıklı olarak devam ettiği ayrılıklara başarılı bir ayrılık dememiz mümkündür. Ancak davranışsal alışkanlıkların ortadan kalkmasına bağlı olarak düşüncelerimiz de etkilenebilir. Bu etki de beraberinde kaygıyı açığa çıkarabilir. Bu kaygıyı yaşamamak için taraflar kimi zaman ayrılık kararını vermeyi erteler, bu sorumluluğu karşı tarafın almasını ister ya da aynı alışkanlıkları sürdürebileceği herhangi bir “yeni” arayışına başlar.

Temel amaç, kaygıyı ortadan kaldırmak olsada yöntemlerin işlevselliği tartışmaya açık. Bu noktada; ikili ilişkilerin başlama-devam etme-bitme döngüsünü kendimize hatırlatmakta fayda var.

Ayrılık da hayatımızın bir parçası… Kafamızda yaptığımız her yorumla onu kendimiz için dayanılmaz hale getiren de bizleriz.
Ayrılığı bir kayıp, büyük bir kaybediş gibi düşünmeyi bırakmalıyız. Hissedilebilecek bütün duygularla yüzleşmeli ve onları yaşamalıyız. Kabullenmediğimiz her his, ertelediğimiz her davranış bizde yeni kaygılara yol açacaktır. O kaygılar da beraberinde yıkıcı davranışları getirecektir. Tam da bu noktada hayata zaman tanımalı ve yaşayabileceğimiz her anıya yer açmalıyız.

Edip Cansever’in dediği gibi;
Bütün iyi kitapların sonunda
Bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
Meltemi senden esen
Soluğu sende olan
Yeni bir başlangıç vardır.

Psikolog Elif Camcı

Exit mobile version