Ketojenik Diyet Nedir? (Bilinmeyen Yönleri)

Ketojenik diyet çoğu kişinin bildiği bir diyet tipidir veya bildiğini sandığı diyet tipi demek sanırım daha doğru bir tabir olur. Adını çok duyduğumuz ve paylaşımlarını çok gördüğümüz bu diyet tipi peki herkes tarafından uygulanabilir mi? İnternet sitelerinde gördüğümüz o “Örnek Ketojenik Diyet Menüleri” göründüğü kadar kolay mıdır? Uzun süre uygulayarak daha fazla mı kilo veririz? Bu ve bunun gibi pek çok soru bu diyet tipinin muallakta kalmış puslu gizemidir. Gelin bunları birlikte inceleyerek gerçek ketojenik diyet nedir? Bu konu hakkında biraz daha bilgi sahibi olalım.

Ketojenik Diyet Nedir?

İlk olarak ketojenik diyet nedir sorusunu yanıtlayalım. Ketojenik diyet diğer diyet tiplerine göre karbonhidratı oldukça düşüktür. Enerjinin çoğunluğu (yaklaşık %90)yağlardan sağlanmaktadır. Bunlara nazaran düşük-orta düzeyde protein içeren bir beslenme çeşididir. Bu diyet tipinin geliştirilmesinin amacı ise; çocuk veya yetişkin epilepsi hastalarında atakların azaltılması ve atakların kontrol altına alınmasıdır.

Bu ataklara örnek olarak; uyuşukluk, uzun dalgın bakışlar, garip tat ve kokular alma, bozulan zaman ve mekan duygusu, az konuşma ve çok yavaş hareket etme şeklinde de belirtilebilir. Çoğu zaman, hastalar meydana gelen nöbetin sadece kısmen farkındadır.

Epilepsi hastalarında tehlikeli düzeylere ulaşabilen ve kişinin sosyal yaşantısını, hayat kalitesini ,sağlığını olumsuz yönde etkileyen bu ataklar ketojenik diyete büyük bir oranda olumlu yanıtlar vermiştir. Bu diyette amaç ketozisin sağlanmasıdır. Normal bir beslenmede vücut enerji ihtiyacını ilk olarak karbonhidratlardan sağlamaktadır. Ancak ketozisin sağlanması ile bu durum değişmektedir. Vücut enerji ihtiyacı için yağları yakarak ortaya çıkan keton cisimciklerini kullanmaktadır.

Ketojenik Diyet Türleri

Ketojenik diyetin türleri mevcuttur. Bunlar;

  1. Klasik ketojenik diyet
  2. Modifiye atkins ketojenik diyeti

şeklinde belirtilebilir. Hangi türünün uygulanacağı epilepsi hastası bireyin doktoru ve diyetisyeni tarafından kontrollere dayalı olarak belirlenmektedir. Ancak klasik ketojenik diyet daha çok; 2 yaş altı, evde oyun çocuğu, NG (nazogastrik)/PEG (Perkütan Endoskopik Gastrostomi) ile beslenen, tarif yapabilen ve hassas tartı kullanabilen hastalar için daha uygun bir türdür. Modifiye Atkins diyetinde ise daha çok 2 yaş üzeri ve yetişkin bireylerde tercih edilmektedir. Uygulanabilirliği klasik ketojenik diyete göre daha kolaydır.

Normalde hep yağlı yemeklerin çok daha lezzetli olduğunu düşünmüşüzdür. Hatta diyetlerde yağsız yemekler hazırladığımızda ‘tatsız, tuzsuz’ şeklinde yorumlarız. Bu sebeple ketojenik diyet kulağınıza hoş geliyor olabilir. Ancak anlatıldığı kadar kolay bir uygulaması yoktur. Çok hassas şekilde oluşturulan bu beslenme programları ketozisin sağlanması ve ketozisizin korunmasını amaçlar. Bunun içinde sıkı takip ve kontrol gereklidir. Ketozisin sağlanıp sağlanmadığı belli başlı testler ile belirlenir. Bunlar; kan testi, idrar testi ve nefes aseton testidir. İmkanlar doğrultusunda bu ölçüm yöntemleri göz önünde bulundurularak diyet kontrollü ilerletilir.

Ketojenik Diyet Zararları

Ketojenik diyetin belli başlı yan etkileri bulunmaktadır.

Bu gibi durumlarda bireyin diyetine diyetisyen eşliğinde Hindistan cevizi yağı gibi eklentiler yapılabilir. Ancak dikkatli olunmalıdır. Çünkü bazı yan etkileri hafifletmek amacıyla diyete eklenen besinler nöbetleri arttırabilir. Örneğin keten tohumu bazı bireylerde nöbetlerin artışına neden olmuştur. Bu sebeple eklentilerle birlikte keton seyrine dikkat edilmelidir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler

Günümüzde ketojenik diyet artık kilo vermek için kişilerin diyetisyenlerinden, internet sitelerinden, hatta diyetisyen olmayan kişilerin alelade sunduğu programlarda aradıkları ve talep ettikleri bir diyet haline geldi. Önümüze abartılıp, yanlış yönlere çekilip, popülerleştirilerek sunulan bu diyet tipinin epilepsi hastalarında dahi uzun süreli uygulanması tavsiye edilmezken, ne yazık ki kişilerin kilo verme amacıyla sıklıkla tercih ettikleri bir diyet oldu. Ancak diyette amaç sadece kilo vermek değildir.

Beslenme bir bilimdir. Kişiye uygun olarak, kişinin sürekli devam ettirebileceği, yeni ve doğru alışkanlıklar kazanacağı şekilde işin uzmanı olan diyetisyenler tarafından programlanmalıdır. Yoksa yaza fit girişlerin ancak kışın tekrar kilo almanın ve bu kısır döngünün asla sonu gelmeyecektir. Önemli olanın sağlığı koruyarak , kontrollü ve doğru ilerlemek olduğunu unutmayalım. Bir diyeti sırf popüler ve adı çok duyuldu diye internetten aratarak kendi kontrolümüzde uygulamak sağlığımıza yapacağımız en büyük ihanettir. Kısa sürede fazla kilo vermekten ziyade uzun süre nasıl sağlıklı kilomuzda kalacağımızın peşine düşmeli ve eğer hayatınızda yeni bir adım atmak istiyorsanız o adımınızda size yol gösterecek işin uzmanına başvurunuz. Beslenme ve diyet konuları için ise işin uzmanının diyetisyenler olduğunu unutmayarak farklı meslek gruplarının oluşturduğu ‘sözde diyet programlarına’ itibar etmeyiniz.

“Hastalık kantarla girer, miskalle çıkar.”
Sağlıkla kalın…

Diyetisyen Mihrişah Mıhcıoğlu

Exit mobile version