Bugünkü yazımızda menopozu, menopozu etkileyen faktörleri, menopozda beslenme nasıl olmalıdır ve bu sürecin işleyişinden bahsedeceğiz. Öncelikle menopoz nedir?
Menopoz Nedir?
Menopozun tanımına bakacak olursak, kadında doğurganlık yeteneğinin sona erdiği dönem şeklinde tanımlayabiliriz. Yaş aralığı olarak 48-55 yaşlar belirtilmekle birlikte menopozun bir hastalık olmadığı, kadının sağlıklı yaşam döngüsünün bir parçası olduğu da bilinmektedir. Menopozu etkileyen 4 önemli faktöre birlikte bakalım;
- Kişinin beslenme durumu ve günlük beslenme alışkanlıkları,
- Kişinin sosyoekonomik düzeyi,
- Alkol ve sigara kullanımının aşırı olması,
- Kafein bağımlılığı
Menopozda Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Menopozdan sonraki kadınların günlük besin gereksinmesi ve enerji ihtiyacı diğer kadınlardan farklılık gösterir. Bu dönemde kadınlarda çeşitli metabolik rahatsızlıkların ortaya çıkma riski artacağından dolayı bu gibi durumların önleyici diyetlerin hazırlanması büyük önem taşımaktadır. Bu diyetler meyve ve sebzeden zengin (özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler) tam tahıldan, vitamin ve minerallerden zengin bir beslenme alışkanlığının kazandırılması hedeflenerek hazırlanır. Vereceğimiz gıdaları enerji içeriğinden düşük seçmek önemlidir. Aynı zamanda besleyici değerlerden yüksek olanların tüketilmesi gerekmektedir.
Örnek vermek gerekirse basit şekerlerin yani rafine şekerlerin (çay şekeri, reçel, bal gibi) tüketimi azaltılmalı ve kompleks karbonhidratlardan (tahıllar, kuru baklagiller, patates vb.) zengin yiyecekler tercih edilmelidir. Rafine şekerlerin kişinin bünyesindeki tek görevi sadece enerji sağlamaktır. Kompleks karbonhidratlardan oluşan besinler ise proteinden zengin, vitamin – minerallerden yeterli ve zengin posa içeren besinlerdir. Yağ ve kolesterol oranı yüksek olan besinlerin tüketimine dikkat edilmelidir. Yağ ve kolesterolden zengin gıdaları tercih etmek yalnız menopoz sonrası kadınlar için değil her yaştan ve cinsiyetten bireyler için hayatın her anında önemli bir yeri vardır.
Fazla tüketimi sonucu birey ileride oluşabilecek kalp – damar hastalıklarına davetiye çıkarma riski ile karşı karşıya kalabilmektedir. Özellikle de günlük beslenmeden doymuş yağları çıkarmak istenir. (doymuş yağ: kuyruk yağları, tereyağı gibi) doymuş yağlara ne kadar çok yer verilirse bireyde kolesterol riski ve düzeyi o kadar artar. Bu da kalp ve damar hastalıklarına yol açar. Doymuş yağlar çeşitli kanser türlerinin artışını tetiklemekle birlikte günlük beslenme düzeninde doymamış yağların kullanılmasını tercih etmekteyiz. (tekli doymamış yağlar; zeytinyağı, fındık yağı gibi) (çoklu doymamış yağlar; Ayçiçek yağı, soya yağı, mısır özü yağı gibi)
Kişinin sağlıklı beslenmesi için sağlıksız yağları günlük beslenmesinden çıkarmanın birçok yöntemi vardır. Bunlardan birkaçı;
- Tavuğun deri kısmında fazla oranda yağ bulunur. Tavuğu derisinden ayırıp tüketmek veya hindi eti tüketmek daha sağlıklı bir tercih olacaktır.
- Eti kendi suyuyla haşlamak ve pişirmek önem taşır. Et yemeklerine eklenen ilave yağlar sorunlara yol açabilir.
- Tercih edilen her besinin düşük yağlı olmasına özen gösterilmelidir.
- Hazır ve paketli gıdalar, yağ içeriğinden oldukça yüksek olduğundan dolayı sınırlı tüketmek önemlidir.
- Yemeğin pişirilme yöntemlerine dikkat edilmelidir. Izgara, haşlama ,buharda pişirme, fırınlama gibi yöntemleri kullanmak sağlık açısından daha çok tercih edilmelidir. Kızartma işleminden olabildiğince uzak durulmalıdır.
Posa Tüketiminin Önemi
Her bireyin yeterli posa tüketimi kalp hastalıkları, diyabet 1 ve 2, çeşitli kanser türlerinin görülme riskini azaltır. Tam tahıllar, kuru baklagiller, sebzeler ve meyveler fazla miktarda posa içerdiğinden dolayı tüketimine ağırlık verilmelidir. Ayrıca kolesterol açısından önemine bakacak olursak suda çözünen posanın kolesterolü düşürdüğü tespit edilmiş, kan glikoz seviyesini dengelediği gözlemlenmiştir.
Suda çözünmeyen posanın tüketimi yani tam buğday ekmeği, tam tahıllı ekmeklerin kullanımı ile kabızlık sorununun büyük oranda çözüldüğü görülmüştür.
Günlük tavsiye edilen posa miktarı 25-30 gram civarındadır. Bu oranı karşılayabilmek adına düzenli bir şekilde meyve tüketmek hatta meyveyi kabuklarıyla birlikte tüketmek, sebze alımını zenginleştirmek ve kuru baklagillerin alımını sağlamak posa alımı için yeterlidir.
Kalsiyumun Önemi
Kemiklerin korunmasında, güçlenmesinde ve gelişiminde kalsiyum büyük önem taşır. Erken yaşlardan itibaren süt, peynir, yoğurt, koyu yeşil yapraklı sebzelerin tüketilmesine daha fazla dikkat edilmelidir. İşte bu besinlerin tüketimi, özellikle de menopoz dönemindeki kadınlarda en sık görülen osteoporoz riskine karşı koruma sağlamaktadır. Çünkü kadınlarda görülen kemik kaybının nedenlerini inceleyecek olursak;
- Yetersiz kalsiyum alımı,
- Alınan kalsiyumunun idrarla atılması,
- Kalsiyumun emiliminde azalmaların görülmesi gibi durumlar öne çıkmaktadır.
Kemik sağlığının önemi için yeterli miktarda Kalsiyum alımına dikkat edilmeli, gerekiyorsa takviye alınmalıdır.