Obezite ve Depresyon İlişkisi

Covid-19 hastalığından muzdarip olduğumuz şu günlerde birçoğumuz kendimizi daha stresli daha yalnız ve daha mutsuz hissediyor olabiliriz. Hatta bazılarımızda bu durum gerçek bir depresyon haline dönüşmüş olabilir. Peki size bu dönemde aldığınız fazla kiloların depresyonunuzu tetiklediğini söylesem? Bu durumda obezite ve depresyon ilişkisi nasıl oluşur?

Depresyon Nedir?

Depresyon genetik, çevresel ve psikolojik faktörlerle ilişkili zihinsel bir hastalık türüdür. 15-29 yaşındaki bireylerde ikincil önde gelen ölüm sebebi olan intihara neden olabilir. Küresel araştırmalar, dünya nüfusunun yaklaşık %5′ inin (yaklaşık 300 milyon insan) duygu durum bozukluklarından sahip olduğunu göstermektedir. Türkiye nüfusunun %4.4’ ünün yani yaklaşık 3.3 milyondan fazla kişinin depresyonda olduğu belirtilmiştir.

Obezite Nedir?

Obezite, son yıllarda gelişmiş ve gelişme sürecinde olan ülkelerin en ciddi sağlık problemleri arasında yer almaktadır. Vücudun yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının önemli derecede artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının olması gereken düzeyin üzerine çıkması olarak tanımlanmaktadır. WHO’nun obezite tanımı ise sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesidir. Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için, alınan enerji ve harcanan enerjinin dengeli olması gerekmektedir. Obezitenin ölçütlerinden biri beden kütle indeksi (BKİ) diğeri ise bel çevresidir. BKİ vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun (cm) karesine bölünmesi ile bulunmaktadır. BKİ’nin 25-29.9 arasında olması hafif şişmanlığın, 30 üzeri şişmanlığın göstergesidir. Bel çevresinin erkekte 102 cm, kadında 88 cm’nin üzerinde olması obez olarak kabul edilmektedir.

Fakat tek başına BKİ obeziteyi belirlemekte yetersiz bir ölçüt olarak kalmaktadır. Normal kilolu obez (NWO) sendromu; normal vücut kütle indeksi (BKİ) ancak yüksek miktarda yağ kütlesi ve düşük yağsız kütle ile karakterizedir. NWO sendromunda BKİ<25 olmasına rağmen toplam vücut yağ kütlesi vücut ağırlığının %30’unun üzerindedir. Bu yüzden vücut yağ yüzdesi de obezite belirteci olarak kullanılabilmektedir. Yetişkin kadınlarda vücut ağırlığının %20-25’i, erkeklerde ise %15-18’ini yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın kadınlarda %30’un erkeklerde ise %25’in üstüne çıkması obezite göstergesidir.

Obezite görülme oranı özellikle yüksek kalorili diyetler ve sedanter yaşam tarzları nedeniyle son yıllarda dünya genelinde artmıştır. KVH, Obezite tip 2 DM, kronik böbrek yetmezliği ve kanser gibi birçok hastalıkla ilişkilidir. Aynı zamanda yaşam kalitesini ve süresini azaltır.

Obezite ve Depresyon İlişkisi Nasıl Oluşmaktadır?

Depresyon ve obezite arasında iki yönlü ilişki bulunmaktadır. Depresyonlu bireylerde obezite gelişme riski %50 daha fazladır. Obez kişilerin depresif semptom ve manik atak yaşama riski daha yüksektir. Depresyon tedavisinde antidepresan ilaçlar kullanılmasına rağmen depresyon tedavisi alan birçok obez hasta tedaviye zayıf yanıt vermektedir. Bu da obezitenin depresyon tedavisinin etkinliğini azaltabileceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca obezitede ortaya çıkan artan inflamasyon durumu beyini etkiler. Depresyon ve anksiyeteye benzer davranışların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Depresyon, stres, genetik yatkınlık ve travmatik yaşam olayları gibi faktörlerle ilişkili çok faktörlü bir hastalık olmasına rağmen son zamanlarda yapılan çalışmalar, yüksek yağ içeren diyetin neden olduğu kronik inflamasyonun ve nöroinflamasyonun depresyonun indüklenmesinde önemli bir rol oynayabileceğini göstermektedir. Epidemiyolojik veriler obeziteye sahip bireylerin, en yaygın depresyon tipini temsil eden majör depresif bozukluk (MDB) gibi duygudurum bozuklukları geliştirme riskinin arttığını göstermektedir. Bazı araştırmalar, inflamasyonun MDB gelişiminde rol oynadığını göstermektedir.

Enfeksiyon sırasında salınan proinflamatuar sitokinler, kan-beyin bariyeri (BBB) boyunca taşınabilmektedir. Beyinde ruh hali ve davranışı etkilemektedir. Depresyon ve anksiyeteye benzer bir şekilde etkileri ortaya çıkabilmektedir. Sistemik inflamasyon, duygudurum bozukluklarının gelişiminde yer alan bir süreç olan periferik monositlerin beyinde birikmesine neden olabilmektedir.

Farelerde yapılan çalışmalarda kronik psikolojik stres bazı nöronların üretimini uyarır ve monositlerin beyne göçü, kaygı ve depresif davranışla ilişkilidir.

Obezitede yüksek yağlı diyet ve dengesiz beslenmeye bağlı olarak bozulmuş bir bağırsak florası vardır. Ayrıca gut beyin ekseni arasındaki bozulmuş ilişki ve buna bağlı zihinsel bozukluklar görülmektedir. Disbiyozis; tipik olarak mide ve bağırsaklarımızı içeren gastrointestinal (GI) kanalımızdaki bakterilerin dengesiz hale geldiğinde oluşur. Obezitede de disbiyozis durumu gözlenmektedir. Bu disbiyozis durumunu ortadan kaldırmak obezite tedavisinde önemli bir adımdır. Obeziteyi tedavi etmek mevcut bulunan depresyonu da olumlu etkilemektedir.

Fazla kilolarınızdan kurtulun, daha mutlu olun!

Diyetisyen Merve Doğan

Exit mobile version