Rafine Şekersiz Beslenme 101

Son dönemlerde daha da yaygınlaşan şekersiz beslenme diyetleri, şekersiz 21 günlük çalışmalar derken rafine şekersiz beslenme de çok sık duymaya başladığımız bir kavram oldu. Peki rafine şeker nedir? Ondan korkmalı mıyız? Sadece zayıflamak için mi bırakılır? Zararları nelerdir? Biraz bunlardan bahsedelim…

Her Şeyden Önce Rafine Şekeri Tanıyalım

Aslında şeker; doğal olarak meyve, süt, bal, tahıllar gibi pek çok gıdada bulunmaktadır. Rafine şeker ise doğal olmayan, işlenmiş, kişide bağımlılık yaratan bir tatlandırıcıdır. Sofra şekeri ve yüksek fruktozlu mısır şurubu ise en sık maruz kaldığımız iki yaygın örneğidir.

Sofra şekeri; şeker kamışı ya da şeker pancarının işlenip, rafine edilmesiyle elde edilen bir maddedir. Geçirildiği işlem sonrası tamamen yapısı değişir. Protein, yağ, vitamin, mineral gibi hiç bir besin değeri olmayan aksine vücudumuza zarar veren özellikle diyabet, obezite, kanser gibi rahatsızlıkların baş düşmanı olan bir maddedir.

Yüksek fruktozlu mısır şurubunu elde etmek için ise öncelikle mısırdan mısır nişastası elde edilir. Daha sonra mısır şurubu oluşturmak için işlenir. Ardından fruktoz miktarını arttırarak mısır şurubunun daha tatlı olmasını sağlayan enzimler eklenir. Yine tamamen yapay olan, son derece zararlı, paketli gıdalarda sıklıkla bulunan bir maddedir.

Rafine Şekerin Zararları

Rafine Şekersiz Beslenme Zor Bir Düzen Mi?

Şimdi 1,5 yıldır rafine şekersiz beslenen biri olarak size direkt kendi deneyimlerimi paylaşacağım. Öncelikle şekersiz beslenmeyi bir zorunluluk olarak görmemeliyiz. Amacın diyet ya da kilo vermekten ziyade sağlıklı beslenmek olmalı. Bedenini sevmeli ve ona bu denli zarar veren bir şeyi hayatından uzaklaştırarak öz saygını beslediğini bilmelisin. Ortalama 70 yıl yaşanılan şu hayatta en kıymetli şey kendimiz isek sağlığımıza, bedenimize, ruhumuza bu denli zarar veren bir şeyi hayatımızdan uzaklaştırmak kendimiz için yapabileceğimiz en kıymetli şey olacaktır.

Öncelikle paketli hiçbir gıda almamaya özen göstermeliyiz. Paketlerin içindekiler kısmını okuma alışkanlığı elde etmeli ve orada yazan terimleri tanımalıyız. Örneğin direkt şeker yazmayıp sakarin, aspartam, mannitol vb. birçok özel adı olan yapay tatlandırıcıların isimlerini yazabilirler. İçindekiler kısmını okumayı öğrendikçe içinde şeker olacağını tahmin bile edemeyeceğiniz ürünlerin içerisinde yapay tatlandırıcıların olduğunu, mayalandırma, raf ömrü uzatmak gibi amaçlarla da kullanıldığını fark edeceksiniz. Şeker ile birlikte içerisinde bulunan onlarca katkı maddeleri, koruyucular, zararı kanıtlanmış ama hala yasaklanmayan onlarca maddeye tanık olacaksınız. Örneğin kolon kanseri, lösemi gibi pek çok hastalığın tetikleyicisi olan sodyum sülfit E250 koduyla raf ömrü uzatmak için hala birçok paketli gıdada kullanılıyor.

Diğer önemli şey ise kendi tatlılarımızı doğal tatlandırıcılarla kendimiz yapmak. Tabii ki vücudumuzun şekere ihtiyacı var ama yeteri kadar ve doğal olan şekere. Canımız tatlı bir şeyler çektiğinde paketli gıdalara koşmaktansa pratik bir şekilde yapabileceğimiz bir sürü şey var aslında. Bu çok zor ya da maliyetli şeyler değil asla. Hatta kendi instagram adresimde rafine şekersiz yaptığım onlarca tatlı tarifi var. Profilimi ziyaret ederek ve herhangi bir tarifi deneyerek işe başlayabilirsiniz…

Kullanabileceğimiz Doğal Tatlandırıcılar Nelerdir?

Gibi birçok doğal tatlandırıcıyı keklerinize, pastalarınıza, kurabiyelerinize aklınıza gelebilecek her tarifte rafine şeker yerine bu tatlandırıcıları ekleyebilirsiniz. Ben de aynı şekilde bu tatlandırıcılarla birçok tarif yapıp paylaşıyorum. İnanın bir süre sonra doğal olarak bu lezzetleri elde edebilirken neden yıllarca rafine şeker kullanmışım diyeceksiniz.

Kısacası şekerden uzaklaşmak artık bizim için bir ceza ya da zor bir görev olmayacak. Çünkü sadece “rafine” olan şekerden uzak duracağız. Doğal olanından değil. Tabii ki onu da abartmamak kaydıyla, unutmayalım her şeyin fazlası zarar. Fakat ilk hedefimiz öncelikle rafine şekerden uzak kalmak olmalı. Bu da artık bizim için bir görev değil kendimize yaptığımız bir lütuf, bir hediye, bir öz şefkat yaklaşımı olacak diye düşünüyorum değil mi?

Exit mobile version