Keskin Çizgilere Sahip Ebeveyn Tutumları

Anne Olmak, Baba olmak, Ebeveyn olmak…

ebeveyn tutumları nasıl olmalı

Her anne baba aynı şekilde mi yetiştirir çocuğunu? Kimisi daha katı kurallarla kimisi ise daha özgür bırakarak büyütür evlatlarını. Doğru ya da yanlış diye nitelendirmektense keskin çizgilerimiz olmaması gerektiğini düşündüğümü belirtebilirim. Keskin çizgiler derken bahsetmek istediğim şudur: Olabildiğince özgür bırakmak, çocuğun her istediğini en kısa sürede elde etmesi için çabalamak, “sen çok değerlisin.” cümlesini “sen en değerli olansın.” Şeklinde hissettirmek veya sert, katı kurallara aynı katılıkta sadık kalmak, çocuğun her hareketini sınırlandırıcı kurallar belirlemek ve en ufak sınır ihlallerinde (ki bu aslında özerkleşme adına atılan adımlar da olabilir) dahi ciddi cezalar vermek. Çoğu kez karşımıza çıkan güvenli bağ nasıl oluru anlatmaktansa biraz da bu keskin çizgilerle ebeveyn tutumları ve çocuk yetiştirmek nasıl olura gruplandırma yaparak bakalım.

Ebeveyn Tutumları

İlk grup Tutarsız Disiplin: Bu gruptaki ebeveynler çocuğun olumlu veya olumsuz davranışlarına tutarsız tepkiler verirler. Aynı şekilde çocuğa belirtilen kurallar veya uyarılar da aynı şekilde tutarsızdır ve istikrar yoktur. Yani bir kural koyulur ama takibi yapılmaz. Takibi yapılmadığı için bu kurala uyulmadığı zamanların bazılarında çocuğa sert tepki verilirken bazen de farkına bile varılmaz. Bu gruba anne babanın iş birliği içinde olmaması da girebilir. Örneğin ebeveynlerden biri çocuğun yatmadan önce kitap okumasını sağlamaya çalışırken diğer ebeveyn o vakti oyun oynayarak veya televizyon izleyerek geçiriyor olabilir. Bir başka örnek vermek gerekirse, çocuğun gün içinde yiyeceği abur cuburlara sınırlandırma koymaya çalışan bir ebeveyne karşı diğer ebeveynin daha toleranslı olması. Bu gibi durumlarda ailenin tutarsız tepkilerine çocuk da itaatsiz olarak karşılık verir ve genelde bir döngü şeklinde bu durum devam eder. Çoğunlukla da aile pes etmek zorunda kalır.

İkinci grup İnatçı ve Katı Disiplin: Bu gruptaki ebeveynler ise kurallara sıkı sıkıya bağlıdır ancak bu kurallar sınır koymak ve çocuğu korumak adına koyulmuş kurallardan çok disiplini sağlamak adına koyulmuş kurallardır. Disiplin, sınır ve kurallar hayatımızda olacak elbette. Ama bu kuralın neden koyulduğu, bu sınırın neden var olması gerektiği çocuğa açıklanmayınca, çocuk olumsuz bir davranış gösterdiğinde dinlemeden ve açıklama yapmadan yalnızca cezalar verince bu davranışların sonucunda neler olabileceğini çocuk da öğrenmemiş olacaktır. Bazen kurallar esnetilmelidir. Her davranışın ebeveynlerin kurduğu dünyaya ve o dünyanın kurallarına uygun olma zorunluluğu yoktur. Bir çocuk doğar ve ailesiyle birlikte büyür, gelişir. Aile, çocuk için en güvenli ve özgür alan olmalıdır. Unutulmaması gereken şey çocuk ileride bir yetişkin olacak ve kendi fikirlerine ve iradesine güvenmeyi de henüz çocukken öğrenmelidir.

Üçüncü grup Düşük Denetim ve Zayıf İlişki: Diğer gruplara göre oldukça serbest bir yetiştirme tarzıdır diyebiliriz. Bu ebeveynler çocukları hakkında pek bilgi sahibi değildir. Okul başarıları, arkadaşlıkları, hangi ilgi alanları olduğu, o an hissettiği duyguları bilmezler.

Hatta ergenliğe doğru çocuk geç saatlerde hala eve gelmediğinde çocuğun nerede olduğuna dair bir fikirleri bile yoktur.

Genelde bu ailelerin çocuklarının arkadaşları bu duruma özenirler. Ancak çocuk için bu durum uzay boşluğunda sebepsizce savrulmak gibidir. Çünkü davranışlarının hangileri doğru hangileri yanlış, neyi yaparsa sonucunda ne yaşayacak bilmez. Genellikle evde bir sınıra sahip olmadan yetiştiği için de dış dünyada da sınırları olmadığı düşüncesine kapılır ve riskli veya suç içeren hareketlerde bulunma eğilimi fazladır. Bu davranışlarının altındaki amaç ise çoğunlukla hem sınırlarını görme merakı hem de bu şekilde dikkat çekerek ailesinin ilgisini kendisine çekme isteğidir.

Dördüncü ve son grup ise Aşırı Sinirli ve Baskıcı Disiplin: Hem sözel hem de fiziksel baskı ve şiddet söz konusudur. Küfür, hakaret, aşağılama, küçük düşürme gibi davranışlara tehdit etme, vurma gibi davranışlar da eşlik eder. Bir süre bunlara maruz kalan çocuk korkuyla birlikte sessizleşebilir ama zamanla karşılık olarak meydan okumaya başlaması da mümkündür. Özellikle ergenlik döneminde meydan okuma davranışlarında çoğalma başlayabilir. Hem kendine ve gelişen bedenine güveniyle hem de ergenlik döneminin önemli bir özelliği olan kendini merkezde ve yenilmez gören tarafıyla bu karşı koyma davranışlarında çoğalma olur.

Dört grupta kısaca bahsettiğimiz bu yetiştirme tarzları keskin çizgilere sahipler. Çocuğunuza arada bir sesinizin yükselmesi sizin 4. gruba ait olduğunuz anlamına gelmezken bazı davranışlarını tolere etmeniz veya bazı kuralları esnetmeniz de sizi 3. grup ebeveynlerden biri yapmaz. Unutmayın yüzde yüz doğru davranış, doğru ebeveyn olmak gibi bir durum yok. Siz, çocuğunuz, aileniz ve her aile üyesinin birbiriyle kurduğu ilişki var. Bu ilişkiyi sağlıklı kurulan iletişimle, anlayışla, özenli/dikkatli dinlemeyle ve en önemlisi sevgi ile sağlamlaştırmak en önemlisi. Çocuğunuzu gözlemlemeniz, ilgi alanlarına dikkat etmeniz, dinlemeniz, anlamanız, anlatmanız ve anlatmasına fırsat vermeniz zaten birçok problemin ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Bazen ortadan kalkmayan dirençli davranış problemlerinde de uzman desteğine ihtiyaç duyabilirsiniz. Destek almaktan çekinmemek ve adım atmak da siz ve çocuğunuz için önemli bir adımdır.

Çocuk ve Ergen Psikoloğu Pınar ÇİFTÇİ

Exit mobile version