Kadınları Psikolojik Şiddet Tüketebiliyor

Kadınlar Psikolojik Şiddete Maruz Kalabiliyor – Kadının Psikolojik Sağlamlılığı

kadının psikolojik sağlamlılığı

Birçok toplumda kadınlara empoze edilen görevler ve sorumluluklar beraberinde güçlükleri de getirmektedir. Bu durumda kadının psikolojik sağlamlılığı olumsuz yönde etkilenmektedir.

Peki, psikolojik şiddetle başa çıkmanın en önemli unsuru nedir? Diye sorduğumuz zaman en önemli unsurun bireyin kendini iyi tanımasıdır diyebiliriz. Çünkü bireyin kendini tanıması, başa çıkma mekanizmasını güçlendirmektedir.

Kadınlar aile içi sorumluluklarının yanında iş ve sosyal yaşamlarında da birden fazla rol üstlenmektedir. Bu noktada kadınların evde, işte ve sosyal yaşamda toplum tarafından faal rol alma beklentisi kadının üç mekanda da psikolojik şiddete maruz kalmasına neden olabiliyor. Örneğin, evli çalışan bir kadın düşünürsek iş sorumluluklarının yanı sıra yemek pişirme, temizlik yapma, çocuğa bakmak gibi ortak işlerin de yalnızca kadına yüklenmesi bir baskıdır ve bu durumda yetersiz hissedebilir. Ya da kadının işe alım sürecinde doğum yapma ve doğum izni olması, yakın zamanda evlenip evlenmeyeceği, evleneceğinde iş başarısının azalacağı gibi olumsuz inançların olması işe alım aşamasında kadınların tercih edilmemesine neden olmaktadır. Ayrıca kadın yöneticilere (müdür, yönetici, sorumlu vs.) karşı önyargıların olmasıyla beraber “önemsenmeme”, “değersizlik”, “saymama” gibi durumlara maruz kalmaları sonucu da psikolojik şiddet yaşamalarına neden olmakta ve bu durumda tükenmişliğe yol açabilmektedir.

Kendini tanıma, başa çıkma mekanizmasını güçlendirmektedir

Birey psikolojik şiddete maruz kalması durumunda bunu özümsemesi ve yatkın olması bireyin özsaygısını önemli oranda etkileyecektir. İlk olarak birey, özsaygısını ve psikolojik sağlamlılığını güçlendirmesi gerekiyor. Bunu özümsememesi ve başa çıkabilmesi için birey farkında olması gerekmektedir. Yani şiddetin kaynağını iyi bilmesi gerekiyor. Bireyin kendini tanıması, düşüncelerini ve duygularını nasıl ve ne kadar yönetebildiğinin bilincinde olması başa çıkma işleyişini güçlendirmektedir. Bu şekilde dünyayı algılama şeklimiz duygularımıza, duygularımız ise davranışlarımızı şekillendirecektir. Bu sebeple ilk olarak kendimizi daha sonra da başkalarını tanımayı öğrenerek ve yapıcı yollarla çözüme ilerlememiz gerekmektedir.

Tükenmişlik sendromuna dikkat etmeliyiz.

tükenmişlik sendromu

 

İlk başta dediğimiz gibi kadına toplum tarafından atfedilen roller ve bunların yanı sıra iş ve sosyal yaşamdaki görevlerinde üzerine eklenmesi nedeniyle kadınların zaman zaman tükenmişlik sendromu yaşamasına neden olabilmektedir. Tükenmişlik sendromu, bireyin ruhsal ve bedensel olarak kendini çökkün, bitkin hissetmesidir. Bireyin işlemek, çalışmak ve günlük aktivitelerini yapmak için kendisinde yeterli güç ve motivasyonu bulamaması tükenmişlik sendromunun göstergeleri arasındadır. Zaman zaman kişinin başa çıkma mekanizmalarının azalması sonucu stres ve öfke kontrolünde de zorluklar yaşadığı görülmektedir.  Kişi zamanla karar vermede ve işe odaklanmada zorluk yaşamaya beraberinde  işten soğumaya başlayabilir. Birey basit işleri bitirmede zorlanma, unutkanlık ve dalgınlık yaşaması da tükenmişlik sendromunda gözlemlediğimiz semptomlar arasındadır.

Psikolojik şiddet, tükenmişliğe neden olabiliyor.

Bireyin uzun süre psikolojik şiddete maruz kalması tükenmişliğe neden olabilmektedir. Öğrenilmiş çaresizlikte birey sürekli şekilde birçok deneyim sonucunda olumsuz tepki aldığı zaman bu sonucun değişmeyeceğini düşünerek olumsuzluğu kabullenmektedir. Böylece psikolojik şiddete maruz kalan birey, ne denerse denesin sonucun değişmeyeceğini ve bu şiddetin devam edeceğini düşündüğü zaman onu denemekten vazgeçecek ve bunu kabullenecek, sonucunda ise tükenmişlik yaşayacaktır. Peki, bu durum beraberinde neleri getirmektedir? depresyon, anksiyete, uyku sorunları, öfke kontrolü sorunu, panik atak, alkol ve madde kullanımı gibi psikolojik bozuklukları beraberinde getirdiğini görmekteyiz. Fakat bahsettiğimiz bu bütün psikolojik rahatsızlıklar bireyin semptomlarının doğru saptanması ve bireye özel doğru tedavi yöntemlerinin belirlenmesi ile kontrol altına alınabilmektedir.

Uzman Klinik Psikolog Özge Sarıca

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu