Trend

Boşanma Sürecinde Sağlıklı Psikoloji için 7 Öneri

Boşanma, iki kişi arasındaki ilişkinin sonlanması demektir. Ancak boşanma süreci iki taraf için sancılı bir sürece dönüştüğü zaman çocuklara olan etkileri de olumsuz bir hal alabilmektedir. Bu noktada boşanma sürecinde psikoloji ve ruh sağlığı büyük bir önem taşımaktadır.

Öncelikle aile, çocuğun kişilik gelişimi, sosyal ilişkileri ve ruh sağlığı için büyük önem taşır. Bebeklik döneminden itibaren bakıldığında çocuk, büyüdüğü aile ortamında birçok deneyimi yaşar. Çocuğun annesi ve babasıyla olan bireysel ilişkisi kadar anne ve babasının arasındaki ilişki de oldukça önemlidir. Çeşitli sebeplerle sağlıklı bir aile ortamına sahip olmaması da çocuğun duygusal ve zihinsel gelişimini etkiler. Boşanma da bu sebeplerden biridir.

Boşanma Sürecinden Çocuğun Etkilenmemesi İçin Ne Yapmak Gerekir?

boşanma süreci ve etkileri

Öncelikle çocuğun bu süreçten etkilenmemesini sağlamak uygun bir amaç değildir. Boşanma mevcut ve alışılmış aile yapısını değiştirdiği için ailedeki her üyenin bu süreçten etkilenmesi normaldir. Yaygın olarak inanılan şey ise boşanmanın her çocuk için olumsuz bir yaşantı hatta travmatik bir olay olduğudur. Bu yaygın inanış doğru değildir. Mutsuz bir evlilik sonucu ailede oluşan gergin ortam çocuklarda boşanma sürecinden daha büyük bir zarara neden olabilir. O halde boşanma süreci iyi yönetilirse bu durum çocuk için olumsuz bir yaşantı haline dönüşmeyebilir diyebiliriz.

Boşanma sürecinden ziyade boşanma sonrası süreç çocuk için daha önemlidir. Çünkü anne ve baba arasındaki çatışmalar çocuk üzerinden devam edebiliyor. Bu nedenle anne ve baba boşanma konusunda ortak kararı aldıktan sonra boşanma sonrası süreci de ortak bir şekilde planlamalılar. Çocuğun durumdan olumsuz şekilde etkilenmemesi adına eş ilişkisi bitmiş olsa da anne ve baba ilişkisini devam ettirmek zorunludur. Bu anlamda karşılaşılan en büyük sorun, evlilik sürecinde tartışılan konuların boşanma sonrası süreçte de çocuk aracılığıyla devam etmesidir.

Anne ve baba arasında kalan çocuk şu ikileme düşer; “Anne ve babam ayrılmadan önce de aynı konuda tartışıyorlardı. Şimdi ise aynı tartışmayı beni aracı yaparak devam ettiriyorlar. O halde neden ayrıldılar?” Boşanma sürecinin bir çocuk için üzüntü, hayal kırıklığı gibi suçluluk duygusunu da barındırdığı göz önüne alınırsa; aynı gerginliklerin boşanma sonrasında devam ettirilmesi sorunların katlanarak artmasına neden olur. Bu nedenle bu ikileme düşen bir çocuk artık anne ve babası arasındaki iletişimde aracı rolündedir. Tartışmayı alevlendiren ya da sonlandıran pozisyonuna geçmiş olur. Bu role giren çocuk, üzerinde büyük bir sorumluluk ve suçluluk hisseder. Hissettiği olumsuz duygular da davranış problemlerinin ortaya çıkmasına neden olur.

Çocuklarda Görülebilecek Davranış Problemleri Nelerdir?

çocuklarda davranış

Boşanma ile birlikte ebeveynlerden biri farklı bir eve yerleşir. Çocuk için en büyük değişimlerden biri budur. Artık anne ve babası ile aynı evde yaşamadığı için bu duruma yoğun duygusal tepkilerle yanıt verir. Ağlamalar ve öfke patlamaları ile çok sık karşılaşılmaktadır. Çocuğun yaşına ve boşanma sürecinin nasıl yönetildiğine bağlı olarak çocukta terk edilmek ile ilgili yoğun kaygı ve korku ortaya çıkabilir. Özellikle boşanma süreci tek bir ebeveyn tarafından çocuğa anlatıldıysa bu durumda öfke de o ebeveyne yöneltilir. Bu nedenle boşanma sürecindeki ebeveynler çocuklarına bu durumu açıklarken birlikte olmalılardır.

Çocuğa açık, net ve basit bir şekilde durumu birlikte açıklamak büyük önem taşır. Özellikle küçük yaş çocukların boşanmanın sebebi olarak kendilerini görmemeleri için; anne ve babanın süreci birlikte yönetmesi yaşanabilecek problemleri de engellemiş olur. Çünkü küçük yaşlardaki çocuklar çevrelerindeki olaylarla ilgili neden sonuç ilişkisini kendileri üzerinden kurarlar. Örneğin; “Ben parkta biraz daha kalmak istediğim için çok ağlayınca annem ve babam da kavga etti ve ayrıldılar.” gibi nedenler bulmaya başlarlar. Bu nedenle çocuğa onun suçu olmadığı, ebeveynlerinin onu çok sevdiği ve ne zaman istese iki ebeveynine de çok yakın olduğu özellikle vurgulanmalıdır.

Boşanma ile birlikte çocuk hissettiği yoğun duygular nedeniyle normalde zevk aldığı etkinliklere karşı ilgisini kaybeder. Akademik başarıda düşüş ve öz güven eksikliği başlar. Bu gibi durumlarda ebeveynler çocuğa öfke ile yaklaşmamalı, çocuğun duygularını anlamaya çalışmalı ve yardımcı olmalılardır. Bu anlamda çocuğun okul ve ev ödevleri için yardımcı olabilecek yeni çalışma programı oluşturulabilir. Ancak bu noktada önemli olan ebeveynlerin iş birliği içinde olmasıdır.

Velayet sahibi olan ebeveyn okul konusundaki sorumluluğu tek başına üstüne almamalıdır. Velayet sahibi olmayan ebeveyn de bu süreçlerde hem diğer ebeveyni hem de çocuğunu desteklemelidir. Bu noktada velayet sahibi olmayan ebeveynler “Zaten haftanın bir kaç günü birlikte oluyoruz. Bu vakitlerde de ders ve ödev yaptırmak istemiyorum.” gibi söylemlerde bulunabilirler. Ancak çocuk bu durumdan farklı mesajlar almış olur. Öncelikle sınır koyma ile ilgili ciddi problemler ortaya çıkar. Çocuk yanında daha rahat olduğunu hissettiği ebeveyne kendisini daha yakın hissederken sınır koymaya çalışan ebeveyne karşı öfkeli bir tutum geliştirir. Çocuğun belli sınırlara sahip olmaması kendisini güvende hissetmemesine sebep olur. Bunun için de davranış problemleri ortaya çıkmaya başlar. Çocuğun ne kadar ebeveynleriyle keyifli vakit geçirmeye ihtiyacı olsa da sorumluluk bilincinin oluşması ve kurallara uyum sağlaması da gelecekteki hayatı için oldukça önemlidir.

Eğer sınır koyma konusunda ebeveynler iş birliğini sağlayamazsa çocuk ikileme düşer. “Ayrılmadan önce uymam gereken kurallar ve sorumluluklarım vardı. Şimdi ise iki evim var ve birinde kurallar var diğerinde yok.” diye düşünür. Boşanma süreci çocuğa anlatılırken vurgulanan en önemli şey ebeveynlerin çocuklarına karşı sorumluluklarını devam ettirecek olmasıdır. Bu mesajın sözel olarak çocuğa verilmesi yeterli değildir. Davranışlarla da desteklenmesi gerekir. Unutulmamalıdır ki çocuğu güvende tutmak ve hayata hazırlamak sınır ve kurallarla mümkündür. Bunu yapmak da her iki ebeveynin de görevidir. Çocuğun boşanmadan olumsuz bir şekilde etkilenmemesi için de ebeveynlerin ayrılık öncesi süreçtekine benzer bir düzeni kurması gerekir.

Boşanma Sürecinde Psikoloji: Ailelere Öneriler

boşanma sürecinde aileler

  • Eş ilişkisi sonlanmış olsa da anne ve baba olarak ilişki çatışmadan uzak bir şekilde sürmelidir.
  • Boşanmanın ne anlama geldiğini iki ebeveyn birlikte açıklamalıdır. Bu açıklama yapılırken taraflar birbirlerini suçlamamalı ve çocuğun kendisini suçlayabileceği mesajlar vermemeliler. Boşanma ile ilgili sorumluluğu iki taraf da eşit bir şekilde kabul ederek açıklama yapmalılar.
  • Çocuk boşanma ve sonrası süreçlerde aracı haline gelmemelidir. İntikam için bir ebeveyn diğerine karşı çocuğu kullanmamalıdır. (Çocuğu göstermemek, çocuğa karşı diğer ebeveyni kötülemek gibi)
  • Çocuğa bu süreçte fazla anlayış ve ilgi göstererek taraf olması sağlanmamalıdır.
  • Çocuk ile ilgili alınacak her türlü kararda ortak olmak önemlidir. Çocuk ile ilgili sorumluluklar eşit olmalıdır. ,
  • Çocuğun uyması gereken kurallar ve çocuğa koyulan sınırlar her iki ebeveynin yanında da aynı olmalıdır.
  • Çocukta devam eden davranış problemleri için bir uzmandan yardım almak da önemli bir adımdır.

Psikolog Pınar Çiftçi

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu