Facebook Pixel

Öz Yeterlilik ve Başarı İnancımızı Neler Etkiliyor?

öz yeterlilik nedir

Öz yeterlilik bireylerin herhangi bir görevi başarabileceklerine yönelik inancıdır. Bu inanç, bireyin göreve ilişkin davranışa başlamaya karar verip vermemesini, bu davranıştaki sürekliliğini, davranış için güdülenmesini ve sonuç olarak da performansını etkilemektedir. Öz yeterliliğimiz ne kadar yüksek ise başarmaya olan inancımız da o denli yüksektir. Öz yeterlilik aynı zamanda kişilerin olası durum ve olaylar karşısında başa çıkabilmek için gerekli eylemleri ne kadar yapabildiklerine yönelik yargılarıdır. Bu yargılar kişinin doğru ya da yanlış olarak ortaya çıkan etkinliklerinin ve çevresel düzenlemelerinin seçimini etkilemektedir.

Bandura’ya göre kişilerin yaşantıları öznel yeterlilik inançlarına göre biçimlenir. Algılanan öz yeterlilik inancı, bireyin belirlenen hedeflere ulaşabilmek adına lazım olan davranışları belirleyebilme ve hayata geçirebilme yönünde kişisel yeterliliklerine yönelik inancını tanımlar. Bandura, davranışın ortaya çıktığı sosyal çevreyi ve bu çevrenin parçası olan kişilerin birbiriyle olan etkileşimlerini dikkate alarak, sosyal öğrenme kuramı üzerinde durmuştur. Sosyal etkileşimlerde bulunan kişilerin çeşitli yaşantılar deneyimlerken hissettikleri becerebilme ve yeterlilik duygusunu içine alan öz yeterlilik kavramını ortaya koymuştur.

Öz Yeterlilik Nerelerden Beslenir?

Deneyimler

öz yeterlilik deneyimler

Bu deneyimler başarıya yönelik doğrudan yaşantılardır. Öğrencilerin öz yeterlilik algılarının gelişmesindeki en büyük faktör doğrudan yaşantılardır. Kişilerin bir alanda geçmişteki başarı veya başarısızlık deneyimleri, aynı veya benzer durumlar karşısında performans beklentisini arttırarak veya azaltarak öz yeterlilik algılarını olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Geçmişteki başarılı deneyimler öz yeterlilik inancının artmasını sağlarken başarısız deneyimler öz yeterlilik inancının azalmasına sebep olur.

Model Alma

öz yeterlilik model alma

Model alma, dolaylı yaşantılar ve sosyal muhakemeler yapmak kişilerin bireysel öz yeterliliğin algısı üzerinde etkilidir. Dolaylı yaşantıların kişilerin öz yeterlilik inançlarına olan etki düzeyine, model alınan kişinin belirli özelliklerine ve performans düzeyine bağlıdır. Model alınan bireyin gözlemi yapan bireyle benzer özelliklere sahip olması (yaş, cinsiyet vb.) ve görev sonucunda yüksek performans göstermesi, model alan kişinin kendi yapabilirliğine olan inancını da yani öz yeterlilik inancını da yükseltir.

Çevre Desteği

öz yeterlilik çevre desteği

Çevre desteği ya da sözel ikna, bireyin bir eyleme yönelik başarılı olup olamayacağı yönündeki yorum ve teşvikler bireyin öz yeterlilik algısını etkilemektedir. Gerçekçi olmayan abartılı nasihatler, bireyin ortaya koyacağı tüm çabaya rağmen bireyin karşılaşacağı başarısızlık sebebiyle bireyde öz yeterlilik inancının hızla düşmesine neden olacaktır.

Fizyolojik ve Psikolojik Durum

öz yeterlilik psikolojik durum

Fizyolojik ve psikolojik durumun öz-yeterlik kaynağı olarak etkisi farklı disiplinlerde ve farklı yaş gruplarında yapılmış araştırmalarda farklı sonuçlar vermektedir. Fizyolojik ve duygusal durumlar, kişilerin belli bir görevde yüksek performans gösterme veya gösterememe beklentisi öz yeterlilik inancını etkilemektedir.
Örneğin; yaşadığı stres sonrasında hissedilen stres tepkileri ve gerginliği düşük seviyede bir performansa sebep olabilecek, buna karşılık kişinin kendisini fizyolojik olarak zinde hissetmesi bireyin yüksek düzeyde performans sergilemesine etki eder.

Öz Yeterlilik Hangi Süreçlerden Geçer?

Bilişsel Süreçler

bilişsel süreç

Kişilerin eyleme geçmeden önce istedikleri performansın gerçekleşebilmesi için hedefleri zihinde anlamlandırarak daha öncesinde düzenlenen şemaya aktarması gerekmektedir.
Öz yeterliliği gelişmiş bireylerde kişisel olarak daha güçlü hedefler koyma, daha fazla ehemmiyetli işlere girişme ve amaçlarına ulaşmak adına daha fazla çaba sarf etmeye yönelik davranışları daha çok görülmektedir. Bu tarz bireyler, karşılaşabilecekleri ihtimaller dahilinde olan olumsuz sonuçlara odaklanmaktan ziyade güzel sonuçlanan performansları hayal ederler. Bu noktada öz yeterliliğin kişinin eylem üzerindeki performansına ilişkin yargılarına yapılan göndermeler ortaya çıkmaktadır.

Güdüsel Süreçler

güdüsel süreç

Kişiler kendilerini ve eylemlerini geleceğe dönük şekilde güdülemektedirler. Yapabilecekleri şeylere ilişkin düşüncelerini biçimlendirirler. Ortaya çıkardıkları davranışların olası performans sonuçlarıyla alakalı tahmin yürütürler ve kendilerine bu davranış yolu için bir tür amaç yolu belirlerler. Geleceğe odaklı olan bu düşünceler, kişileri öz düzenleme yetileri aracılığıyla amaçlanan davranışlara ulaşmaya sevk ederler.

Duyuşsal Süreçler

duyuşsal süreç

Performans gösterme sırasında bireyleri etkileyen duygusal faktörler vardır. Kişide bulunan düşük kaygı seviyesi performansı kolaylaştırmaktadır. Ancak performans gösterilecek davranış zorlaştığında eylemin başarısızlıkla sonlanması da olasıdır. Burada önemli olan duyuşsal sürecin düzenlenmesidir.
Kişilerin hedef belirleyebilmek adına güçlü bir öz yeterliliğin algısına ve güdülenme düzeyine sahip olması, eylem sonucundaki başarıdan ziyade yetkinliğe odaklanması, eylem sürecinde kendini gösteren şüphe ve kaygı gibi duyguların farkında varabilmek için neyi nasıl ve ne kadar ilerletebildiğini gözlemlemesi ve bu duygularla başa çıkabilmek adına kendisiyle olumlu içsel konuşma gibi duyuşsal süreçlerini düzene sokması gerekmektedir.

Seçim Süreçleri

Özellikle bireylerin dolaylı deneyimlerindeki sosyal karşılaştırmaları, öz yeterlik inançları için bilgi kaynağı sağlayan kaynaklar olabilir. Bu açıdan öz-yeterlik inancı ve sosyal karşılaştırma arasındaki incelemek gerekmektedir.
Sonuç olarak bakıldığı zaman bazı durumlarda kişiler strese sebep olan bir durumu değiştirmekten çok duygularını düzenlemeyi ya da kendisini değiştirmeyi stres yaratıcı davranışlarından uzak durmayı, boyun eğmeyi seçebilirler. Bu seçim kişisel olarak iyi olma ve yaşam kalitesi yönünden problemlere neden olabilmektedir. Eğer bireyler davranışlarıyla arzu edilen sonuçlara ulaşamayacaklarına inanırsa, herhangi bir güçlük ya da problem karşısında kendilerini harekete geçirebilecek dürtünün kuvvetli olmadığı söylenebilir. Başarıya giden yolda bize en çok güç verecek şey başaracağımıza olan inancımızdır, isteğimizdir.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu