Facebook Pixel
Trend

Çocukların Alanlarına Saygılı Anne-Baba Olmak

Sizin ne istediğiniz, çocuğunuzun ne düşündüğünden daha önemli değildir. Çünkü çocuklar dünyaya ebeveynleri kendilerini değerli, takdir edilen, saygı duyulan bireyler olarak hissetsin diye gelmedi. Çocuklar, bu dünyaya kendileri olmak ve kendilerine yeten bireyler olmak için geldiler. Bunu yapabilmek için de ebeveyn olarak sizin onlara kendi alanlarını tanımanız gerekmektedir. Çünkü çocuklara alan tanımak onların varlıklarına, mahremiyetlerine, fikirlerine, ‘’kişisel alanlarına’’ saygı duyduğunuz anlamına gelir. Bu alanlar sayesinde çocuklar keşfederek, olasılıkları fark ederek ve en önemlisi hata yaparak öğrenmenin farkına varır. Bu hatalar sayesinde hatalarından ders alma özgürlüğünü çocuğunuza vermiş ve saygılı anne-baba olmuş olursunuz.

Dünyaya geldiğimiz andan itibaren hepimiz dünya üzerinde belirli bir alana sahip olarak doğduk. Bu yüzden alanımıza müdahale edilmesi veya sahibimizmiş gibi davranılması bize hoşnut hissettirmez. Bunu yetişkinler dışında çocuklarda da fark ederiz. Onlara bir şey dediğimiz zaman ‘’Sen benim sahibim değilsin’’ gibi cümleleri çok duyarız ya da iki yaş çocuklarında çok sık karşımıza çıkan ‘’Hayır deme sendromu’’ buna örnek verilebilir. Aslında çocuklar bize sorun çıkarmak için bu yola başvurmuyor. Çocuklar sadece bu yaşlarda kendi alanlarını oluşturmayı öğrenmeye başlıyorlar ve bize onlara sahip olmadığımızı kanıtlamak istiyorlar. Ve biz de bu durum karşısında çocuklarımıza sunmamız gereken alan fırsatını vermezsek iki seçenek sunmuş oluyoruz: Ya herkesin bu tavrına karşı gelip hayatını ebeveyne ve kendisine zehir eden biri (isyankar bir çocuk) ya da bu durumlara boyun eğen biri (pasif bir çocuk) olma seçeneği.

Çocuklara Sunulan Alanın Önemi

cocuklara-sunulan-alanin-onemi

Hepimiz hayatımız boyunca çocuklarımızın kendine yeten, çevresine ve mahremiyete saygılı birer bireyler olmasını isteriz. Peki, bunu istiyorsak neden bunu gelecekte öğretmek yerine şimdi öğretmiyoruz? Kızınızın kendisine farklı ve kötü bir amaçla yaklaşan bireylere karşılık bunu def edebilecek kadar kendisine saygı duyan bir birey olmasını istemez misiniz?

Eğer cevabınız ona, bunu öğretmek isterim ise bugünden başlayarak ona örnek olun. Bunu yaparken ‘’Kendine saygı duy’’ gibi cümlelerle yapmak yerine siz ona saygı duyarak gösterin. Çünkü çocuklar davranış ile öğrenirler. Sözel becerileri gelişinceye dek onlar için önemli olan şey onlara gösterdiğimiz davranışlarımızdır. Saygı duymasını istiyorsanız örneğin; siz kapısını kapatmasına teşvik edin, kapıyı girmeden çalın ve yanıtına saygı duyarak hareket edin.

‘’ Çocuklarımız bizi izleyerek büyür. Ve ne olduğumuz, söylediklerimizden daha çok şey anlatır’’

-Wilfred A. Peterson

Hatta ona bir günlük alın ve asla okumayacağınıza dair söz verin. Sonrasında günlüğü kullanıp kullanmadığını bile sormayın. Çocuklarımız küçükken veya büyüdükçe de onlara istediğimiz gibi dokunamayacağınızı unutmayın. Ondan bu konuda izin istemeli ve kararına saygı duymalısınız. Unutmayın, sizin ona sunduğunuz bu saygı ileride erkek arkadaşından da beklemesi gereken saygıyı öğretecek.

Onlara Alan Tanıyıp Bu Alan Bizimmiş Gibi Davranamayız

cocuklarin-alanlarina-saygi-saygili-anne-baba-olmak

Karşılıklı saygıya dayanan ebeveyn-çocuk ilişkisini başlatacak olan kişi ebeveyndir. Biz onlara saygı duymazsak onlar da ne bize ne de kendilerine saygı duymayı öğrenir. Onlara gereken alanı tanımalıyız ve aynı zamanda bu alanda ne yapacaklarına karışmamalıyız. Bırakın odasını veya sunulan alanı doya doya kullansın. İstediğinde temizlesin, istediğinde düzenlesin, o odada keşfetmek veya oyun oynamak istiyorsa yapsın. Çünkü o alan onlara ait. Bu sizin onlara sunduğunuz lütuf veya ayrıcalık değil, bu tamamen insan olmanın bir gereği ve her çocuğun hakkı.

Birçok ebeveyn oda vermeyi kabul eder fakat aklından şunlar geçer: ‘’Ya benden bir şey saklarsa, ya odada kendisine zarar verirse, ya kendini yalnız hissederse, ya…’’ Onun alanını işgal etmekteki amacımız tamamen kendi endişelerimiz yüzündendir. Sırf içiniz rahatlasın diye onun alanına müdahale etmeyi tercih ediyorsunuz. Bu sizce ne kadar adil?

Ebeveynlerin korku ve endişelerini anlıyorum fakat çocuklara olanak sunmanın tabii ki belirli kural ve ölçüleri vardır. Bu çocuğun yaşına göre karar verilebilecek bir durumdur. Önemli olan temel prensip saygı üzerinden davranışlar sergilemektir. Hem böylece en korktuğunuz şeyi düşünmezsiniz. Örneğin; sürekli oğlunuzun odasında suçlu sayılacağı nesneler aradığınızı düşünün. Bu davranışınız çocuğunuza neyi öğretir? Tabii ki daha iyi saklamayı öğretir. Başına kötü bir durum geldiğinde başvurması gereken kişilerin ailesi olduğunu öğretmeyeceği kesin. Bu yüzden çocuğunuzun kendine ait alanına, kendi alanınıza beklediğiniz saygıyı gösterin ve bekleyin. Saygılı anne-baba olduktan sonra çocuğunuzun neleri başarıp neleri yapacağını gördüğünüzde inanın çok şaşıracaksınız.

Çocuklara Alan Yaratmak İçin 8 Adım

cocuklara-alan-yaratmak-icin-yapilacaklar

Endişenizi kontrol altına aldığınıza inanıyor ve çocuğunuza alan tanıyıp saygılı anne-baba olmak istiyorsanız bunun birkaç kolay yolu vardır. Bu adımlar çocuğunuz akıllı olsun, uslu dursun diye değil; kendi sınırlarını ve karşısındakinin de sınırlarını bilen, kendi kararlarını alabilen, sosyal ilişkilerini olumlu yönde ilerletebilen bireyler olabilsinler diye dikkate alınmalıdır. Bu süreçte siz de onlara doğru bir şekilde eşlik edebilin diye izlemeniz gereken adımlar şu şekildedir:

  • Alanına ve mahremiyetine saygı gösterin. Yapacağınız ilk şey kapıyı kapatmalarına teşvik etmektir. Odaya girmeden önce kapıyı tıklatın ve cevabı bekleyin. Eğer odaya girmemenizi söylüyorsa saygı duyun ve daha sonra geleceğinizi veya müsait olduğunda sizi çağırabileceğini söyleyin.
  • Odası dağınık ise endişelenmeyi bir kenara bırakın. Odayı çocuğunuza verdiyseniz bırakın ne zaman temizleyip ne zaman temizlemeyeceğine kendisi karar versin. Tabii ki temizlik ile ilgili duygunuzu ve odanın çöplüğe dönmemesi konusundaki kaygınızı belli edin ama bunun dışında bir davranışta bulunmayın. Odanın kirlenmesi veya dağınıklığı gözünüze batmaya başladıysa gidip kendi odanızı temizleyin.
  • Seçtiği seçeneklere saygı duyun. Çocuğunuza yaşına uygun miktarda para verin ve ne yaptığına müdahale etmeyin, bırakın dilediği gibi harcasın. Ona parayı kullanabileceği seçenekleri sunabilirsiniz ama bunları yapmasını beklemeyin. Parayı çocuğunuza vermeniz bu parayı kullanma hakkından feragat ettiğinizi gösterir. Bu yüzden bu para onların ve istediği şekilde harcayabilir. Eğer müdahale etmek isterseniz kendi paranıza müdahale edin, gidip harcayabilir veya yatırım yapabilirsiniz. Amacımız çocuklarımızın öğrenmesi, para ile ilgili karar verebilmesi olduğu için onlara ait olana karışmamalıyız.
  • Çocuğunuzun nasıl hissettiği konusundaki endişenizi sakinleştirin. Çocuklar daha önce de bahsettiğim gibi ‘’iki yaş sendromu’’ ile ‘’hayır’’ deme eğiliminde olurlar. Bu onların benliğini ortaya koyma isteğidir. Buna bağlı olarak da duyguları yeni yeni deneyimlerler ve deneyimledikleri duyguların isimlerini bilmezler. Bu yüzden çocuğunuz ne hissettiği konusunda kafa karışıklığı yaşayabilir. Yaşları ilerledikçe duyguları öğrenirler bu yüzden ebeveyn olarak siz de onun yaşadığı bu duyguları anlamlandırması için yardımcı olabilirsiniz. Bunun için öncelikle öğrenme ihtiyacınızı geri plana atmanız gerekmektedir. Davranış tarzınız merakınızı geriye atmak olduğunda belki de çocuğunuz gelip yaşadığı şeyleri kendisi anlatmak isteyebilir. Bunun karşılığında hem onu dinleyip hem de yaşadığı duygunun ne olduğunun bilincine varmasını, duygularını tanımlamasını sağlayabilirsiniz.
  • Hatalarının nedenini öğrenme isteğinizi hayatınızdan çıkarın. Çocuklara veya ergenlere bir hatayı neden yaptığını sormak büyük bir yanılgıdır. Çünkü aslında durup düşündüğünde kendisi de nedenini bilmez. Burada düşünmeniz gereken şudur: ‘’Ben bunu neden öğrenme gereği duyuyorum, neden bu kadar çok öğrenmek istiyorum?’’ Siz onun hatalarının nedenlerini duysanız bile içiniz rahatlamayacak. Örneğin; çocuğunuz kardeşini dövüyor ve siz ondan bunu neden yaptığını duymak istiyorsunuz. Çocuğunuz bunun sebeplerini ve bu konudaki düşüncelerini sunsa sizce içiniz daha da rahatlayacak mı?
  • Bırakın çaba göstersinler. Çocuklarınızın tüm sorularını cevaplayıp alternatif çözümleri siz sunarsanız onların öğrenme hakkını elinden alırsınız. Çocuklar çaba göstererek keşfeder, yeni yöntemler dener ve çözümler üretir. Çocuğunuz bir şeyi yapamadığında onu hemen halletmek yerine onu anladığınızı gösterin. Örneğin; herhangi bir konuyu halledemediğini dile getirdiğinde şöyle bir konuşma yapabilirsiniz: ‘’Halledememek kötü olmalı. Bu konuda şimdiye kadar neler denedin?’’ diye sorabilirsiniz. Verdiği cevaptan sonra ona ‘’Peki, bu konuda şu an ne yapmayı düşünüyorsun?’’ gibi bir soru sorduğunuzda inanın cevapları sizi çok şaşırtacaktır.
  • Sizden farklı fikirler sunmalarına fırsat verin ve bu fikirlerine saygı duyun. Ebeveyn olarak ‘’Ben böyle düşünüyorum sen bu konuda ne düşünüyorsun?’’ diye sormanız onun bireyselliğine duyduğunuz saygıyı gösterir. Saygılı anne-baba olmanın bir adımı da budur. Çocuğunuza sürekli ‘’evet, ama’’ gibi karşı çıkışlar yerine onları dinlemek sizin de kendinize bir şeyler katabilme imkanı bulmanızı sağlar.
  • Konuşurken gözlerinin içine çok nadir bakın. Bunun çok tuhaf ve bildiğinizden farklı olduğunun farkındayım. Sürekli göz göze gelmek yakınlık içerdiği gibi aynı zamanda tehdide açık halde olduğu düşüncesine de kapılmasına sebep olabilir. Böyle durumlarda kendisini sürekli savunma haline sokabilir. Tabii ki hiç göz göze gelmeyin demiyorum fakat bunu gerektiği ölçüde kullanın diyorum. Örneğin; beraber yürürken, lego yaparken, oyun oynarken gerektiği gibi dinleyebilirsiniz. Unutmayın sizin amacınız çocuğunuza tanıdığınız alanı keşfetme şansını sunmak, süreci beraber paylaşmak ve aranızdaki bağı göz göze gelmeden de hissettirmektir.

Klinik Psikolog Kübra Betül ÖZER

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu