Facebook Pixel
Trend

Zihinde ve Düşünce Gücüyle Tedavi

İnsan zihni akıl almaz bir fabrika gibidir. Bu ayki yazımızda bu fabrikanın bizi ne şekilde ve ne derece etkilediğinden kısaca bahsedeceğiz. Bu amaçla biraz da olsa silkelenmemizi sağlayacak farkındalıklar oluşturmaya çalışacağız. Düşünce gücüyle tedavi hastalıkların önüne geçebilir mi? Gündelik hayatta kendimizin, yapabileceklerimizin, potansiyellerimizin ne kadar farkındayız? İyi olmak için nedenlerimiz ne kadar çok?

Zihinde Tedavi Nasıldır?

düşünce gücüyle tedavi nasıldır

Freud ve Jung, daha önce engellenen, bastırılan veya içe atılmış hayat tecrübesi izlerinin davranışlarda, kelimelerde, jest ve mimiklerde görülebildiğini söyler.

Zihnimizde olup biten her şeyin ipucu hal ve hareketlerimizden, çevremizi algılayışımızdan, tutum ve davranışlarımızdan, nasıl bir insan olduğumuzdan ya da olmak istediğimizden veya maddi- manevi rahatsızlıklarımızdan açığa çıkabilmektedir. Bu akıl almaz fabrikanın içerisinde gerçekleşen her işlem sadece birbirlerine biyolojik olarak bağlantılı kablolardan değil, bizi biz yapan her yoldan geçmektedir. Bu yollar iyisiyle, kötüsüyle, yokuşuyla, düzlüğüyle beraberimizdedir, bizledir.

Genetik Miras ve Genetik Yapımız

genetik miras

Anne karnında başlayan bu yol ve yolculuk içerisinde başımıza her ne geliyorsa bunun etkilerini sadece biz görmüyoruz. Biyolojik, fiziksel ya da ruhsal anlamda da olsa sosyal, kültürel ya da ekonomik anlamda da olsa başımıza gelen her olayda kendimizi ve çevremizi etkileyen bir silsile halinde ilerleyen dalgalanmalar yaşıyoruz. Etkinin sadece bizi sardığını düşünsek de attığımız her adımda beraberimizdekileri de etkiliyoruz. Ailemiz, arkadaşlarımız, hatta doğmamış torunlarımız bile bugün yaşadığımız bir stresten etkilenebiliyor.

Örnek vermek gerekirse gerçekleştirilen bir seansı ele alabiliriz. 19 yaşında çeşitli ruhsal sıkıntılarla terapiye başlayan bir genç ilerleyen süreçte kendisini yok etmek istediğini itiraf eder. Yapılan uzun seanslar sonrasında terapistin de etkisiyle bu durumun görülen endişe ve rahatsızlıklardan çok farklı bir boyutta olduğu fark edilmiştir. Dedesiyle hiç tanışmadan hatta onun yanarak öldüğünü bilmeyen bu genç, dedesiyle ortalama aynı yaşlarda kendisini yakarak yok etmek istemektedir.

Özetin de özeti olan bu durum gibi pek çok vakanın kaynağı düşüncelerimiz olabilir. Farkına bile varmadığımız, bilinçaltımızdaki her düşüncenin özgür kalması ya da bilinç düzeyine çağrılmasıyla sorunlarımızı çözebiliriz. Belki de bu sorunların bize ait değil de biz daha doğmadan annemizin, anneannemizin hamileliğinde yaşadığı sorunların, bize manevi kalıtım yoluyla miras kalabildiğini unutmamalıyız. Genetik miras dediğimizde kromozomal DNA’mız %2 etkiliyken, genetik mirasımızın geriye kalan %98’lik bir oranı da kodlanamayan DNA’dır.

Her şeyin ilk olarak zihinde başlayıp bittiğini yıllardır çevremizden duymuşuzdur. Diyete başlama tarihlerimizden tutun da kariyer planlarımıza kadar her şeyi önce zihnimizde oturtur ve kabul edersek gerisini daha kolay halledebiliriz. Gücümüzü aşan ya da zorlayan durumlarda dahi zihnimiz kandırılmaya hazır bir çocuk gibidir. Yapacağına inandırdığımız her şey yapılabilir hale gelir ve onun gerçekleşmesine kadar zihnimizi savaşır halde buluruz.

Zihnin ve zihnin yapısı ile ilgili çalışmalarda bulunan çok farklı kuram ve ekol mevcuttur. Harika bir fabrika olarak ele alsak da bu fabrikada olup biten her şeyin bedenimizden kendini ele verebileceğini yukarıda da söylemiştik. Bedenimizde karşılaştığımız her sorun ya da hastalığın düşünce gücüyle tedavi edilebileceğini, hastalığın olası nedenlerinin farklı psikolojik ya da ruhsal bunalım ya da buhranların olduğunu unutmamalıyız.

Düşünce Gücüyle Tedavi Hastalıkların Önüne Geçebilir Mi?

zihinle tedavi

Bugün farklı bilim dallarının farklı çalışmalarıyla öğreniyoruz ki ağrılardan sızılardan tutun da anemi, astım, boğaz sorunları, cilt sorunları, cinsel hastalıklar, diyabet, horlama gibi aklınıza gelebilecek pek çok rahatsızlık zihinde gerçekleşen olası nedenlerle ortaya çıkmaktadır. Stresin ve kaygının insan bedenini ele geçirmesiyle başlayan bu süreç eğer kontrol altına alınamazsa bedensel olarak çok farklı hastalıklara neden olabilir.

Örneğin ‘’alerji’’ rahatsızlığı olan bir bireyin buna neden olan olası nedenlerini incelerken kendi gücünü ne kadar reddedip reddetmediğine bakılmalıdır.

‘’Anokreksi’’ için; aşırı korku, nefret ve reddedilme düşünceleri ele alınmalıdır.

‘’Astım’’ için, kendini nefes almaya değer bulmamak ya da bastırılmış gözyaşı kişinin hayatında nasıl bir yerde incelenmelidir.

‘’Boyun ağrıları’’ için esnekliği reddetmek ve hayata hep aynı yönden bakmak,

‘’Çene sorunları’’ için kızgınlık ve intikam duyguları değerlendirilmelidir.

‘’Kabızlık’’ için eski düşüncelerden vazgeçmemek, geçmişe saplantı veya bazen cimrilik faktörleri etkili olabilmektedir.

‘’Varis’’ için olduğun durumdan memnun olmamak, cesaretsizleşmek ve aşırı yük taşıdığını hissetmek gibi farklı düşünce nedenleri etkileyebilmektedir.

Bunlar gibi pek çok rahatsızlığın tanı ve tedavi aşamalarında alanında uzman hekimlerden destek alırken bir de bu durumun psikolojik boyutlarda değerlendirilmesi gerekmektedir. Eski ve işlevsiz düşünce modellerinden yeni ve yapıcı düşünce modellerine geçiş ile birlikte vücudumuzda, zihnimizde ve son olarak sistem içinde bireyin yaşantısında olumlu yönde gelişmeler, iyileşmeler olacağı açıktır. Bu iyileşme sürelerinde yapılabilecek alternatif uygulamalarda ise beden çalışmaları, egzersizler, bedensel terapiler ya da gevşeme tekniklerinden yararlanılabilir.

Peki Düşünce Gücüyle Tedavi Olabilmek İçin Neler Yapmalıyız?

düşünce gücüyle tedavi nasıl olur

Sadece kendimizin farkına varmalıyız. Geçmiş yaşantımızda ve deneyimlerimizde neleri başardığımızı unutmadan, en zor zamanlarımızda ayağa kalkmayı nasıl hatırladıysak o gücü hatırlayarak iyi olacağız. Sahip olduklarımızı düşünerek, kendimize değer vererek, belki küçük adımlar atarak kendimize en iyi gelecek olan şeyin yine kendimiz olduğunu unutmayacağız. Bugünden itibaren hayatımızı olumlu yönlere çevirmemize olanak sağlayacak yeni düşünce modelleri için ilk önerileri ben paylaşmak istiyorum.

Öncelikle ilk söylememiz gereken cümle; ‘’Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Seven ve sevilen bir insanım. ‘’ Çünkü her yola ilk adımla çıkılır ve insan önce kendini severek dünyayı sevebilir.

  • ‘’Hayatı dolu dolu yaşamaya hakkım ve gücüm var.’’
  • ‘’Duygularıma izin veriyorum.’’

Olumsuz da olsa her duygunun yaşanmaya ihtiyacı vardır ve bu çok normaldir. Korku duyulması gereken bir durum varsa o da bu duyguların hiçe sayılması, söndürülmek istenmesidir. Tıpkı kendisini yerden yere vurarak ağlayan çocuğunuza ‘’Ağlama’’ demek ne kadar gereksiz ve anlamsızsa kendi hayatımızda da her duygumuza izin vermeliyiz. Ağlamak istiyorsanız ağlayın, kızgınlığınız varsa yaşayın. Kendinize veya bir başkasına zarar vermediğiniz sürece kimse yaşadığınız duygudan dolayı sizi yargılamaz. Duygu değil, davranıştır zarar verecek olan.

  • ‘’Sorumluluğumu üstleniyorum.’’
  • ‘’Başlamak için mükemmel bir gün.’’

Başlamak için pazartesiyi beklemediğimiz diyet programlarımız için de olsa, yeni bir iş kurma fikri de olsa en iyi gün bugündür. Ne dün kadar geç kalırsınız ne de yarın kadar erkendir.

  • ‘’Kendimle de çok güzel vakit geçirebilirim.’’

Mutluluk kalabalıkla ya da fazla eşya ile değildir. Sizi mutlu edecek olan önce sizsiniz. Zengin olsanız daha çok zengin olmayı beklemek ya da kilo verseniz daha çok zayıflamak isteyeceksiniz. Oysa en verimli anınız zihninizde o işi yapmayı düşündüğünüz ilk andır.

  • ‘’Geçmiş geçmişte kaldı, aynı acıları bir daha yaşamayacağım.’’

Geçmişin korkusu ya da acısıyla yüzleşmekten çekinerek, aynı yolların diken bağlayıp bağlamadığını bilemezsiniz. Yola çıkmanın en güzel tarafı yolda olmayı yaşamaktır.

  • ‘’Her deneyim yararlı, kaybım yok.’’

Acısıyla tatlısıyla her deneyim sizi siz yapanlardır. Kimse buraya nasıl geldiğinize bakmaz, sadece o limana gelip gelemediğinize bakar.

Bu cümlelerin içselleştirilmesiyle birlikte hayata bakış açılarımızı düzenleyip kendi sınırlarımızın, enerjilerimizin, güçlerimizin farkına varacağımız bir yol diliyorum. Zihnimizi temizleyip zihinsel fazlalıklarımızdan kurtulduğumuz zaman hangi cümlelerle hayatınızı şekillendirdiğinizi benimle de paylaşabilirsiniz. Birlikte çıktığımız yolda, birlikte deneyimliyoruz.

Aile Danışmanı – Sosyal Hizmet Uzmanı Nildem DİLMEÇ TOKUR

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu