Facebook Pixel
Trend

Kendini Nasıl Mutlu Edebilirsin? (7 Öneri)

Neşeli Biri Olmak İstiyorum

neşeli biri olmak istiyorum

Mutluluk en basit haliyle beynimizin mutluluk hormonu salgılamasıdır. Buradan şunu anlıyoruz mutluluk bir süreç değildir, mutluluk sürekli devam eden bir ruh hali de değildir, mutluluk her duygu gibi anlık bir duygudur .Yani sürekli mutlu olmak fizyolojik olarak mümkün değildir. Bütün duygular gibi mutluluk da gelip geçicidir. Sürekli mutlu olmayı arzulamak  bizi memnuniyetsizliğe sürekler. Hayatımızda her duyguya yer var. Öfke, üzüntü, şaşkınlık, utanç da mutluluk kadar gerçek ve sağlıklı bir hayatın parçası olan duygulardır fakat insanlar asırlar boyunca bu olumlu duygunun peşinde koşup durmuşlardır. Peki kendini nasıl mutlu edebilirsin, doğal yollarla mutluluk hormonu olarak bilinen serotonini nasıl arttırabiliriz?

Mutlu Olmak İstiyorum Ne Yapmalıyım?

İnsan mutsuzken ne yapmalı? İşte daha mutlu olmak için 7 tüyo…

Hareket Edin

mutlu olmak için egzersiz

Egzersiz yapmak serotonin üretilmesinde etkili bir yoldur. Araştırmalar, egzersizin var olan serotonini arttırıcı bir etkisi olduğunu söylemektedir. Hareket etmek istemediğiniz zamanlarda kendinizi egzersiz yapmak için zorlayın çünkü tembelliğinizin sebebi serotonin düşüklüğünden olabilir. Düzenli ve tutarlı şekilde yapılan fiziksel aktivite, serotonin seviyenizi ve genel beyin sağlığınız için mükemmel bir yöntem. Bisiklete binmek, yoga yapmak, tempolu koşular, ağırlık kaldırmak, pilates ve gerilme egzersizleri en etkili olanlardan.

Mutluluk Deposu Bağırsaklar

bağırsak

Vücudumuzdaki serotoninin büyük bir kısmı bağırsakta üretiliyor. Bu demek oluyor ki bağırsak bakterilerimiz ne kadar mutluysa biz de o kadar mutluyuz. Serotoninin eksikliğinde ise kişi kabızlık veya şişkinlik çekebilir. Probiyotik yoğurtlar bu noktada vazgeçilmezimizken, şeker ve karbonhidrattan da uzak durmamız gerekmektedir.

Bol Bol Güneşlenin

kendini nasıl mutlu edebilirsin

İnsan psikolojisini etkileyen en önemli etkenlerden biri güneş ışığıdır. Serotonin güneş ışığında artar, karanlık ortamlarda ise azalır. Kış aylarında insanların depresyona daha meyilli olmalarının nedeni güneş ışınlarından daha az faydalanıyor olmalarıdır. Güneş ışığının yetersiz olduğu ortamlarda depresif düşünceler çoğalır. Mevsimsel depresyona, parlak ışık tedavisinin iyi geldiği bilinmektedir.

Uykunuza Dikkat Edin

uyku düzeni

Nerde ve nasıl uyuduğunuz, mutlu musunuz? sorusunun bir cevabı olabilir. Eğer salonda TV karşısında uyuyorsanız, bir şeyler izlemeden uykuya dalamıyorsanız hayatınızda sizi mutsuz eden bir şeyler var diyebiliriz. Nasıl ve nerde uyuduğunuz kadar hangi saatlerde uyuduğunuzun da mutlulukla bir ilgisi var. Gece 2.00 ile 05.00 arası karanlık ortamlarda salgılanan melatonin hormonu gün ışığının alınmasıyla birlikte mutluluk hormonuna dönüşüyor. Gece uyumayan insanlarda bu hormon az salgılandığı için mutluluk hormonuna dönüşemiyor. Uyku miktarı da bir o kadar önemli. Günde 8 saatten az uyumak kaygı, stres ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklara neden olabiliyor.

Yiyeceklerle Kendini Nasıl Mutlu Edebilirsin?

kendini nasıl mutlu edebilirsin

Serotonin beyinde ruh halini etkileyebilen bir kimyasaldır. Triptofan olarak bilinen temel amino asit içeren yiyecekler yemek vücudun daha fazla serotonin üretmesine yardımcı olur. Tatlı patates, elma, yaban mersini, havuç ve nohut gibi kompleks karbonhidratlar doğal serotonin yuvasıdır. Tavuk, yumurta, somon, peynir, hindi, sığır eti, mercimek, ıspanak gibi yiyecekler de serotonini yükseltir.

Televizyon Algısı ve Sosyal Medya Detoksu

sosyal medya detoksu

Reklamlarda yeni aldığı otomobiliyle işine gülerek giden bir adam, özel günlerinde kahkahalarla sokakta koşan kadınlar, yataklarından gülerek kalkan insanlar, kahvaltıda sütünü içerken mutluluk saçan çocuklar… Saf mutluluk gibi gösterilen reklamların altında bize mutlu olmak için bir nedene ihtiyacımız olduğu öğretiliyor. O otomobili ,o yatağı, o marka pedi alırsanız mutlu olabilirsiniz, çocuğunuzu mutlu etmek için bizim markamızın sütünü içirmelisiniz. Bize mutlu olmak için bir nedene ihtiyacımız olduğunu öğretiyorlar. Aldığımız eşyaların çoğunu gerçekten ihtiyacımız olduğu için değil, bizi daha iyi hissettirdiği için alıyoruz. Her zaman alınacak yeni şeyler vardır ve eşyalar aldığınız andan itibaren eskimeye başlar. Yapılan araştırmalara göre;

  • tiyatroya veya sinemaya gitmek,
  • müze gezmek,
  • arkadaşlarla yapılan sohbetler

gibi sosyal aktiviteler insanı alışveriş yapmaktan çok daha fazla mutlu ediyor.

Bir diğer önemli konu ise sosyal medya paylaşımları. Sosyal medya herkesin mutlu, zengin ve başarılı olduğu bir dünya. Takip ettiğimiz insanların paylaşımları ruh halimizden benlik algımıza kadar çoğu şeyimizi etkiliyor. Kıyaslamalar başlıyor, kıskançlıklar artıyor, dış görünüşümüz yüksek beğeniler almıyorsa özgüvenimiz düşüyor. Uzmanlar bunun için sosyal medya detoksunu öneriyor. Peki nedir bu sosyal medya detoksu? Eğer sosyal medya bağımlılığını kontrol altına almak, kendine daha çok vakit ayırabilmek amaçlı yapılıyorsa işe yarar bir arınma uygulamasıdır. Fakat kendini sosyal medyadaki insanlarla kıyaslamaya sokarak mutsuz eden insanların yapsa da bir fayda göremeyeceğine emin olarak belirtmek isterim. Görmezden gelerek mutluluk sağlanmaz. İki haftalık detoks sonunda tekrar aynı hislere kapılacak, kendinizi tekrar çirkin, parasız veya başarısız hissedeceksiniz çünkü asıl sorun kendimize olan düşüncelerimiz, başkalarının hayatı değil. Bizden daha iyi, daha güzel, yakışıklı ve başarılı insanlar var ve her zaman olacak. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamak sizden çok şey götürür ama hiçbir şey getirmez. Siz kimsenin kopyası değilsiniz. Siz yalnızca kendinizsiniz ve en güzel şey özgün olmaktır.

Çabalamayın

Beynimiz şöyle çalışıyor; Mutlu olmak için uğraşıyorum o zaman şu an mutlu değilim. Çünkü eğer mutlu olsaydım, ona sahip olmak için uğraşmazdım. Bukowski‘ de aynen böyle düşünüyordu, bu yüzden de mezar taşına ‘ÇABALAMA‘ yazdırdı. Çabalamanın mutluluk getirdiğine inanmadı. Çabalayarak zengin olabilirdin, başarılı olabilirdin ama mutlu olamazdın.

Peki sen, kendini nasıl mutlu edebilirsin?

Psikolog Sena Özdemir

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu