Trend
8 Maddede Terapistimizi Seçmek!
Terapist Seçerken Nelere Bakmalı, Neleri Sorgulamalıyız?
- Her şeyden önce, terapist, üniversitelerin 4 yıllık psikolojik danışmanlık, psikoloji veya psikiyatri bölümlerinden mezun olur. Ardından çeşitli üniversite veya enstitülerin terapi eğitimlerine katılır. Avrupa kriterlerine göre, en az 3 psikoterapi ekolünde eğitim alıp, süpervizyon eğitimini de tamamlarsa “psikoterapist” ünvanı alır.
- Terapistler belli bir alanda uzmanlaşmalıdır. Belli bir alana yoğunlaşan, düzenli ve sürekli olarak aynı tarzda gruplarla çalışan terapistler, bu alanlara daha vakıftır. Çocuk terapisti, ergen terapisti, çift terapisti gibi ünvanlar kullanıldığını duymuşsunuzdur. Örneğin, çocuklarla çalışan bir terapist, bir yetişkin seansına girerse, ses tonunu ayarlamakta ya da kullanabileceği tekniklerin ayrıntılarını hatırlamakta zorlanabilir.
- Terapistler farklı terapi yöntemlerine hakim olmalıdırlar. Çünkü, her danışan kendine özgü sorunlarla ve kişilik özellikleriyle danışmaya gelir. Burada terapistin çantasının farklı malzemelerle dolu olması işe yarayacaktır. Terapist, sürekli tek bir yöntem kullanmamalı, danışana uygun yöntemi seçebilmeli, farklı yöntemleri harmanlayarak terapi sürecini verimli hale getirebilmelidir. Mesela, bir sanat terapisti, resimle çalışmak istemeyen bir danışanı resim yapması için zorlamak yerine, hemen farklı bir terapi tekniğine geçip, süreci bölmeden terapiye devam edebilmelidir.
- Terapistler, mümkün olduğunca çeşitli psikolojik test eğitimleri de almış olmalıdırlar. Yani, terapi sürecinde uygulanması gereken ya da gerekecek olan testlere hakim olmaları, terapinin gidişatını olumlu etkileyecektir.
- Psikolojik danışma ve terapi süreçlerinde etik ilkeler çok önemlidir. Terapist, suç ve tehlike içeren durumlar haricinde, danışanın gizliliğini korumalıdır. Danışana hoşgörü ve saygı göstermeli, asla eleştirmemeli ve yargılamamalıdır. Olaylara objektif yaklaşabilmelidir. Ayrıca, empati kurmalı, gerçekçi ve dürüst olmalıdır. Kısacası, terapist ve danışan arasında, iletişim ilkeleri, incelikle işlenmelidir.
- Terapi bir öneri verme, nutuk çekme veya yol gösterme süreci değildir. Terapist, danışanın kendi yolunu bulma sürecinde ona eşlik eder. Doğru teknikler ve yerinde sorularla, danışanın iyileşme sürecini kolaylaştırmalıdır. Ayrıca, terapist danışanı avutmamalı, sorunların üstünü örtmemeli, danışanı anlatmaya teşvik etmelidir.
Bir Çin atasözü der ki “Bana balık verme, balık tutmayı öğret!”. İşte terapi süreci de böyle bir süreç olmalıdır.
Terapist, danışanın sorunlarını çözen kişi değildir, danışanın, sorunları kendi kendine çözmeyi öğrenmesine yardımcı olan kişidir. Dolayısıyla terapist ile danışan arasında güven ilişkisi olmalıdır, ama asla bağımlılık gelişmemelidir.
- Terapistin yolu ve yolculuğu hiç bitmez. Gelişim ve değişim hep vardır. Öyleyse, terapist de, sürekli, alanındaki yenilikleri takip etmeli, kendini geliştirmekten ve öğrenmekten vazgeçmemelidir.
- Bunlara ek olarak, bilinmelidir ki, çocuk terapilerinde çalışılan kişi, sadece çocuk değildir. Çocuklar kendi başlarına bir sorun oluşturmazlar. Ailenin tutumları ve çevrenin etkisiyle sorunlu davranışları edinirler. Terapist, çocuk bozukmuş ve onu tamir etmesi gerekiyormuş gibi bir yaklaşım içerisinde olmamalıdır. Yetkin bir terapist, terapi sürecine mutlaka aileyi dahil etmeli, mümkünse tüm aile bireyleri ile birlikte çalışmalıdır. Çocuk terapisinin içerisinde, ebeveyn psikoeğitimi de yer almalıdır.