Facebook Pixel

Partnerinize Bağlı Mısınız, Bağımlı Mısınız?

Bağımlı olmak ile bağlı olmak toplum tarafından çok karıştırılan iki kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Oysaki ikisi birbirinden farklı anlam taşımaktadır. “Onsuz yapamam”, “O olmadan asla bir şey yapamam”, “Bir karar verirken mutlaka yanımda olmalıdır” gibi cümle yapıları aslında bağımlılığı gösteren cümlelerdir. Bağımlılıktan söz edilince daha çok madde bağımlılıkları akla geliyor ancak günümüzde yavaş yavaş insanlara olan bağımlılık dile getiriliyor oldu. İlişki bağımlılığı, zaman zaman psikolojik değerlendirmelerde ele alınabiliyor. Bu açıdan, duygusal ve bedensel güçlüklerin ve yoksunlukların, toplumsal ilişkilerde bozulmaların olması gibi durumlarla formüle edilebilmektedir. Olumsuz bir anlam ifade etmesinden dolayı ilişkilerde bağımlılık kavramından kaçınılsa da aslında sakin olamama, rahat olamama,  varlığını arama (yoksunluk) ve yakın olabilmesi için baskı yapma, karşısındaki kişiyi kontrol etme davranışları literatürde bağımlılığın açıklanmasında kullanılmaktadır. Bu noktada bağımlılık yapısına sahip olan birey kesinlikle danışabileceği birine ve onayına ihtiyaç duyar. “Ona” ulaşılabilir olduğu sürece birey rahattır.

İlişki Bağımlılığı Yapısına Sahip Olan Birey de Bağımlı Olunan Birey de Mutsuzdur

ilişki bağımlılığından kurtulmak

 

İletişim ve ilişkiler bireylerin mutluluğu için var olmalıdır fakat ilk zamanlarda ilişki mutluluk veriyor gibi görünse de az bir zaman sonra her iki tarafta ilişkide bazı tersliklerin olduğunun farkına varmaya başlar. Bağımlı ilişki yapısına sahip olan birey içsel olarak kaybetme, terk edilme kaygısı, kızgınlık, kontrol etme gibi şiddetli duygular yaşar. Kendi içinde yoğun karmaşıklık yaşarken mutlu olabilmesi oldukça düşüktür. Bunun nedeni de karşısındaki kişiyi her zaman düşünmek ve onun problemlerini çözmek mecburiyetindedir. Bağımlı olunan birey de partnerinden gelen yoğun özen ve sorumluluk duygusunun beraberinde getirdiği suçluluk duygusu ile mutlu hissetmez. İlişkinin içerisinde genelde bunu tanımlamak zordur fakat bir terslik olduğu hissedilir ve kişi huzursuzluk yaşar.

Bağımlılık bir örüntüdür, davranış şeklidir ve öğrenme sonucu ortaya çıkar. Genel olarak aileden bireye geçer. Psikanalitik olarak söyleyecek olursak bireyin annesiyle olan ilişkisi bağımlılığın temelini oluşturur ve daha sonraki yaşam aracılıklarıyla birey ilişki bağımlılığı yolunda ilerler. Bireyin bağımlılık gösterdiği kişiler veya durumlar değişebilmektedir. Bazen tek birey bazen ise birden çok bireye karşı olabilir. Bazı durumlarda ise bağımlı olduğu birey olmadığı zaman yedek olan diğer bireye yönelir. Öte yandan birey herkese bağımlıda olabilir çünkü bireyin bir konuda kendinin karar verme ve harekete geçme becerisi yoktur. Bu durumda da etrafında olan bütün insanlara aktarır. “onsuz bir şey yapamam” söylemi tam da bu noktada gerçekleşir.

Aslında bu noktada bağımlı birey sürekli karşısındakini kontrol etmeye ihtiyaç duyar. O bireye ulaşılamadığı zaman hiç bir şey yapamaz hale gelir ve birey günlük yaşamını devam ettiremez. Örneğin çevresine, yaptığı işe dikkatini veremez, dışarıda vakit geçiremez, okula/işe gidemez. Onun bir tek odak noktası vardır o da bağımlı olduğu nesneye ulaşmak. Böylelikle tüm yaşamı etkilenir ve kesintiye girer. İlişkilerdeki bağımlılıkta tam olarak budur. Aslında bağımlı olduğunuz birey artık hayatınızda bir nesneye dönüşür.

İlişkideki bağımlılık iki yönlüdür. Örneğin partnerlerden “A “, “B”ye çok daha fazla ilgi göstermektedir. İlk aşamada bu B bu durumdan çok hoşlanır. Daha sonra bu ilerledikçe “B”ye bağımlılık geliştiren “A” rahat olabilmesi adına yakınlık kurmak için ilgiyi arttırarak değerli verdiğini gösterme çabasına girer. Fakat bu çabanın karşılığını “B”den alamadığı zaman endişelenir ve ilgiyi daha da çok arttırır. Bu endişeli zamanda “B”, partnerini sakinleştirme konusunda ne yapacağını bilmeyebilir. Böylelikle sorumluluk duygusunun yanında suçluluk duygusunu da tecrübe eder ve bu duygudan kurtulmak için ilişkiden uzaklaşmaya başlayabilir. İki tarafta bu olumsuz döngü içinde endişelenip zorlanmaya başlar. Bu noktada şiddetli bir şekilde yalnız kalma, kaybetme ya da terkedilme korkusu yaşanır.

Bağımlı İlişkiler Kurmanın Nedeni Ne Olabilir?

bağımlı ilişki modeli

 

İlk olarak anne-çocuk ilişkisi önemli bir yer tutmaktadır. 0-6 ay arası çocuk, bedensel gereksinimlerini yerine getiren “birincil bakım veren” bireyle ilk ilişkisini kurar. Çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması için bir düzen kuruludur. Bazen bu ihtiyaçlar karşılanırken çocuk oldukça doyum sağlar, isteği henüz istenmeden ona verilir. Bütün çevresindekiler onu tatmin ve mutlu etmek için uğraşır. Eğer ki birey böyle bir dinamiğe sahipse, başkaları tarafından devamlı olarak mutlu ve tatmin edilmesi gerektiğini düşünür ve bunun normal bir şey olduğuna inanır. Birey bu şekilde alıştırıldığı için çevresindeki insanlar tarafından mutlu edilmesi gerektiğini düşünür ve bunu normalleştirir.

Diğer önemli nokta ise ailedir. Eğer ki birey ailesi tarafından yeterince sevgi görmez, kendini kıymetli hissetmez ve aile bireylerinden kendine yönelik negatif tutumun olduğunu hissederse bireyin benlik algısı negatif yönde etkilenir. Kendini değersiz görür ve “hiç bir şey” olduğunu düşünebilir. Böylece ilişkisinde partnerinden şefkat, ilgi ve değer görmek ister, partnerini kaybetmekten korkar. Çünkü partneri tarafından ailesinden almadığı sevgi, değeri almıştır. İhtiyacı olan bütün her şey partneri tarafından yerine getirilmiştir. Bu aşamada, bireyin kendi arzu ve gereksinimlerini karşılayabilme becerisi engellenmiştir ve bu ihtiyaçların başkaları tarafından karşılanabileceği konusunda inanç sistemi yerini almış olur.

Peki Bağlılık Nedir?

Partnerlerin ikisini de mutlu eden, hoşgörü, saygı, sevgi, ilgi ve sadakat ile ortaya çıkar. Aslında bağımlılık ile bağlılık farklı anlamlar taşımaktadır ve bu ikisi ayırt edilmesi gerekir. Çoğu birey bağlı olduğunu düşünür fakat bağımlı olduğunun farkında değildir. “O olmadan hiç bir şey yapmamak” bireye belirli bir yarar sağlar. Ancak birey kendi sınırlarını, benlik duygusunu ve kişisel alanını tanımlaması gerekir. Yani dengeli ve güvenli bir ilişki, birey ve sistem olarak bir olabilmekten geçer. Eğer ki birey kendi kişiliğini, değerlerini ve duygularını koruyabiliyorsa, zor zamanlarda destek alabileceği biri olmasa bile kendini sakinleştirebiliyorsa ve aynı zamanda bunu partneri içinde yapabiliyorsa ilişki uzun süreli sürdürülebilir ve korunabilir.

İlişki Bağımlılığı Yapısından Nasıl Kurtulabilirim?

Biliyoruz ki madde, alkol, sigara gibi bağımlılıklarda kontrollü bir biçimde ilaç kullanılması gerekir. Fakat ilişki bağımlılık yapısında bu süreç ilaç ile işlemez. Bunun için bireyin psikoterapi alması daha uygun olur. Psikoterapi sürecinde bireyin kendini tanıması, anlaması ve yeniden yapılanması olanaktır. Böylece kendi benliğini fark ederek sağlıklı ve bağlı ilişkiler geliştirebilir. Psikoterapi, kendimizi keşfetme yolculuğunda güvenli ve destekleyici bir yöntemdir.

Uzman Klinik Psikolog Özge Sarıca

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu