Sağlıklı Bir Geleceğe Sürdürülebilir Beslenme İle Katkıda Bulun
Sürdürülebilir Beslenme Nedir?
Sürdürülebilir beslenme, FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü)’ne göre sağlıklı ve besleyici olduğu kadar belirli birçok faktörü beraberinde bulundurmalıdır. Sürdürülebilir beslenme, güvenli, ekonomik, çevresel etkisi düşük olan, herkes tarafından ulaşılabilir, adil, kültürel farklılıklardan bağımsız, gıda güvencesine katkıları olan ve nesillerin devamlılığı için uygulanması gereken bir beslenme şeklidir. Bizleri bekleyen tüm dünyamızı etkileyecek olan gıda krizi gözler önünde. Bu sebeple sürdürülebilir beslenme, hayatımıza geçirmemiz gereken bir yaşam biçimidir.
Sağlıklı beslenme ile açlığa son ver!
Dünyamızı Etkileyecek Gıda Krizi
Başta gıda güvenliği ve gıdaya ulaşım sorunu yaşayanlar olmak üzere sağlıksız beslenme riski altındayız. Sağlıksız beslenme, her 3 kişiden 1’ini etkilemektedir. Vitamin, mineral eksikliği, boy kısalığı, kilo azlığı, obezite gibi sağlık sorunları şeklinde kendini göstermektedir. Kalp damar hastalıkları, diyabet, bazı kanser türleri gibi bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin başlıca risk faktörü “Sağlıksız Beslenmedir”.
Bu Rakamlar Gerçek, Bunları Biliyor Muydunuz?
- Dünyamızda 820 milyondan fazla insan açlıkla mücadele etmekte
- Beş yaş altındaki 149 milyon çocuğun boyu kısa ve 49 milyon çocuk ise düşük kilolu
- 670 milyondan fazla yetişkin obez
- 120 milyondan fazla çocuk obez
- Beş yaş altındaki 40 milyon çocuk ise fazla kilolu
- Yapılan tahminlere göre obezitenin neden olduğu hastalıkların tedavisine yaklaşık 2 trilyon ABD doları harcanmakta
- Sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam diyabet, kardiyovasküler hastalıklar gibi bulaşıcı olmayan hastalıkların sebep olduğu ölümlerin başlıca risk faktörü
- Aynı ailede ve bir kişinin tüm hayatı boyunca çeşit çeşit sağlıksız beslenme alışkanlıkları gözlenebileceği ve bu kötü alışkanlıkların nesilden nesile aktarılabileceği öngörülmekte
- Hayvansal kaynaklı besin, işlenmiş gıda ve et tüketiminde artış vardır. Bunun sonucunda gıda sistemlerinin çevreye verdiği zararın %50-90 oranında artacağı düşünülmekte
- İnsanlık tarihi boyunca beslenme amaçlı tüketilen bitkilerin sadece 8 tanesi günlük kalori miktarımızın %50’sinden fazlasını karşılamakta
- İklim değişikliği verimliliği azaltarak tarımsal ürünlerin hem kalitesini hem de miktarını tehdit etmekte
Peki, Gıda Krizinin Sebebi Nedir? Bizler Nasıl Etki Ettik?
Geçtiğimiz yıllarda kentleşme, küreselleşme, gelir artışı, iklim değişikliği, bağlı olarak beslenme alışkanlıklarımızı yüksek oranda değiştirdik. Endüstriyel tarımın gelişimi ile ürünlerin çeşitliliği arttı ve bu da tüketim alışkanlıklarımızın değişimine ön ayak oldu. Örneğin; tahıla dayalı tüketimimiz azalırken et, süt, meyve ve sebzeye dayalı üretimimiz ve tüketimimiz arttı. Mevsiminde yetişen ve taze ürünlerden, bitkisel kaynaklı beslenmeden, lif yönünden zengin besinlerden uzaklaştık. Daha çok rafine şekere, yüksek yağlı ve karbonhidratlı besinlere, tuza, işlenmiş ürünlere, işlenmiş ete, paketli gıdalara ve yüksek kalorili besinlere yöneldik. Bitkisel kaynaklı beslenmemizde azalma gözlenirken hayvansal kaynaklı beslenmemizde artış gözlenmiştir. Yeni düzenin getirmiş olduğu yoğunluk ve stres sonucunda zahmetli ve zaman alıcı gelmeye başladığı için, evlerde yemek hazırlama azalmış durumda. Tüketicilerin tercihlerinin büyük çoğunluğu hızlı ve kolaydan yana. Fast-food restoranları, süpermarketler, sokak yemekleri ve paket servisleri bu sebep dolayısıyla sıklıkla tercih edilen yerler arasında. Bunun yanı sıra çok büyük bir faktör de dünyanın birçok yerinde gıda güvenliği ve gıdaya ulaşılabilirlikte de büyük sorunlar yaşanmasıdır. Sadece bizlerin besine ulaşımımız ve besin tüketimlerimiz değil aynı zamanda üretim, depolama ve taşınma aşamalarında ortaya çıkan israf da gıda krizini olumsuz yönde etkilemekte. Tüm bunlar gıda krizinin başlıca sebepleri arasındadır.
Bireylerin beslenme tercihlerindeki küçük değişimler hem tarımsal kaynak kullanımı ve çevresel sorunların azaltılmasında hem de bireysel sağlık sorunlarının azaltılmasında büyük değişimler yaratabilir. Gıda krizinin önlenmesi, açlığa son vermek için bireysel çözümler bulmalıyız ve geleceğimiz için ilk adımı kendimiz atmalıyız. Bu yüzden sürdürülebilir beslenmeyi hayatımıza geçirmeliyiz. Yaşam biçimi olarak benimsemeliyiz.
Kendimiz ve Geleceğimiz İçin Bizler Ne Yapabiliriz? Sürdürülebilir Beslenmeye Bir Adım Da Sen At. Önce Sen Başla.
- Daha fazla mevsiminde, taze sebze ve meyve, baklagil, sert kabuklu yemişler ve tam tahılları tüketin.
- Üretiminde su gibi doğal kaynakların yüksek kullanımını gerektiren gıdaların tüketimini sınırlandırın.
- Rafine şeker, tuz, yüksek doymuş yağ içeren yiyecek içecek tüketimini azaltın.
- Tüketilen gıdaların çevresel etkilerini göz önünde bulundurun.
- İşlenmiş besinler ile hazır yiyecek tüketimini azaltın.
- Geleneksel gıdaları tercih ederek yerel biyoçeşitliliği destekleyin.
- Yöresel ve mevsimine uygun gıdaların pişirilmesi, saklama koşulları ile ilgili bilgiler edinin.
- FAO’nun Sıfır Atık Sıfır Açlık projesine destek olun. İhtiyacınız kadarını alın. Tavsiye edilen tüketim tarihi ve son kullanma tarihlerine dikkat edin. Ürün israfından kaçının, gıda atıklarını azaltın.
#açlığason vermek, kendimizi ve geleceğimizi beslemek, israfı azaltmak, geri dönüşüme katkı sağlamak, temiz su sağlamak, çocuklarımızın geleceğini korumak bizlerin elinde.
Hadi harekete geç. Harekete kendinden başla, geleceğini koru.
Eylemlerimiz Geleceğimizdir.
Diyetisyen Eda ERDEM
3 Yorum