Tiamin (B1 Vitamini) Nedir? Faydaları Nelerdir?
İçindekiler
Tiamin (b1 vitamini) B-kompleks vitaminler içerisinde ilk keşfedilen vitamindir. Keşfedildiğinde ‘’Suda eriyen B vitamini’’ ve ‘’Antiberiberi etmeni’’ gibi isimlerle anılmış ve ilk kez tiaminin keşfi ile insanların kalori içeren besinler, su ve mineraller dışında yaşamaları için elzem olan bazı maddeleri daha almaları gerektiği anlaşılmıştır. Diğer B-komleks vitaminlerinin bulunmaya başlamasıyla birlikte ise B1 vitamini olarak adlandırılmıştır.
B1 Vitamini Neden Gerekli ve Vücuttaki Fizyolojik Rolü Nedir?
- B1 vitamini, temel metabolik reaksiyonlarda işlev gören ve neredeyse bütün canlılar için önemli bir bileşiktir. Suda eriyen vitaminlerden B grubu olanlar, enerji metabolizması yolaklarında koenzim görevi görürler.
- En fazla etkinliği karbonhidrat metabolizmasında göstermektedir.
- Yağ ve protein metabolizmasında daha az görev aldığından dolayı karbonhidrat ağırlıklı beslenen bireyler yağ ve protein ağırlıklı beslenen bireylere göre daha fazla alım ihtiyacı görülür.
- Tiaminin karbonhidrat metabolizmasındaki görevinin en etkili olduğu kısım beyin gelişimi ve çalışmasıdır. Çünkü beyin enerji kaynağı olarak glikoz kullanır. Besinlerle alınan karbonhidratın glikoza dönüştürülmesi için de B1 vitaminine gereksinim duyulur. Karbonhidrat gibi ana enerji kaynağı olan besinleri vücutta enerjiye çevirir.
- Tiamin eksikliğinde glikozun oksidatif yıkımı, yani oksijen varlığında karbondioksit ve suya kadar oksitlenmesi bozulur. Glikoz yıkımı, piruvat ve laktat seviyesinde duraksar; kanda, beyin çevre sinirlerinde ve başka dokularda piruvat ve laktat birikir.
- Dokuların ve beynin oksijen tüketimi azalır. Beyin ve sinirler oksijen gereksiniminin büyük çoğunluğunu glikozdan sağladığı için B1 vitamini eksikliğinde öncelikle bu dokular zarar görür.
- Yağ asitleri ve sterol üretimine katılır. Bu yolla besinlerle alınan karbonhidratların gereğinde kullanılmak üzere yağla çevrilerek depolanmasını sağlar.
- Tiamin karaciğerde, kaslarda, beyin ve eritrositlerde fosforilasyona uğrayarak tiamin pirofosfat haline geçer.
- Tiamin birleşik olarak tiamin pirofosfat halinde oldukça fazla miktarda kan plazmasında ve eritrositlerde bulunur.
- Vücutta inaktif şekilde bulunan tiamin dokulara ve hücrelere diffüze olarak fosforilasyona uğrar ve aktif hale gelir.
- İnsan vücudunda tiaminin depolanma miktarı çok düşüktür. Değişik organ ve dokulardaki tiamin yoğunluğu farklılıklar göstermektedir. Az miktarda depolansa da özellikle tiamine rastlanılan dokular karaciğer, kalp ve böbreklerdir. İskelet kaslarında ve beyinde de bulunan tiaminin buralardaki oranı karaciğer, kalp ve böbreklere göre bir hayli düşüktür.
Vücuttaki tiaminin %90’nı organizmada yıkılır. Kükürt ve sülfat halinde idrarla atılır. Yıkılmayanı da serbest tiamin halinde idrar ile uzaklaştırılır. Tiamin barsak kanalından kolayca emilir, kalın barsaktan dahi emilebilir.
Vücut depoları az olduğundan dışardan alınmaması halinde bir kaç gün içinde depolar tükenir.
Suda çözülen bir vitamin olduğu için de vücutta depolanmaz, kullanılmayan kısmı böbrekler yoluyla atılır.
Kimyasal Yapısı
Tiamin içeriğinde ‘’Kükürt bulunan amin’’ olarak bilinir ve kapalı kimyasal formülü (C12 H17 CIN4 OS.HCI) şeklindedir. Tiamin genelde asit ortamda tuz formda, alkali ortamda ise serbest tiamin olarak bulunur. Uzun süre oksijenle temasta, yüksek sıcaklık, gıda koruyucusu olarak kullanılan sülfitlere maruziyet ve alkali maddeler ile temas ile bozulur. Suda çok kolay erir ve pişirme işlemi sırasında pişirme suyuna geçer. Aside karşı dayanıklıdır. Bitkilerde serbest halde bulunan tiamin; hayvanlarda proteine bağlı olarak bulunur. Doğal olarak bitkiler tarafından üretilir. Hayvanlarda ise kalın bağırsakta bulunan bakteriler tarafından üretilir ve ancak işkembeli hayvanlar bağırsakta oluşan bu vitaminden yararlanabilir. İnsan bağırsaklarında ise tiamin üretilmesine rağmen üretilen tiaminden biyoyarar sağlama oranı düşük seyreder.
B1 Vitamini Faydaları
- Sigara ve alkolün zararlı etkilerini azaltır.
- Merkezi sinir sisteminin sağlığı için gereklidir.
- Kalp–damar sağlığı açısından önemlidir.
- Enerji üretimini desteklemede varlığı önem arz eder.
- Alzheimer hastalığını önler, belleği geliştirir.
- Eritrosit üretimini uyarır.
- Sindirim sistemi sağlığında etkilidir, ayrıca iştahı artırıcı etkisi bulunmaktadır.
B1 Vitamini Eksikliğinde Görülen Belirtiler ve Hastalıklar
- İştahsızlık
- Yorgunluk
- Depresyon
- Sindirim sistemi rahatsızlıkları
- Beriberi hastalığı
- Zayıflık ve ödem
- Kas ve sinir rahatsızlıkları
- Konstipasyon (Kabızlık)
- Merkezi sinir sisteminde sinir hücrelerinin miyelin kılıflarında oluşan dejanarasyon ile karakterize polinöropati,
- Kalp kasının zayıflaması ve uzun dönemde kalp yetmezliği
- Fazla alkol tüketimine bağlı olarak görülen B1 Vitamini eksikliği oldukça yaygındır. Wernicke-Korsakoff Sendromu ve Alkolik nöropatinin temelinde Tiamin eksikliği yatmaktadır.
- Eksikliğinde ortaya çıkan ciddi tablo “Beriberi” olarak tanımlanır. Beriberi şu klinik tablolarda toplanabilir:
Hafif B1 Vitamini Eksikliği
Daha çok kadınlarda görülür. Bilinçsizce yapılan diyetler sonucu, gebelik ve emzirme gibi B1 vitamini ihtiyacının arttığı durumlarda tiamin eksikliği gelişebilir. Bu bireylerde iştahsızlık, kuvvetsizlik, yorgunluk hali, ruhsal gerginlik, kabızlık gibi şikayetler gelişebilir. İyi alınan bir beslenme anamnezi, muayenede tendon reflekslerinin yavaş, cansız oluşu ve baldır kaslarının ağrılı durumu ile teşhis konulabilir.
Hafif B1 vitamini yetersizliği; düşük gelir nedeniyle beslenmesi yetersiz olanlarda görülebilir. Kısıtlı olanaklarla besin maddelerini alanlar en yararlı ve uygun olanları seçme noktasında eğitilmelidirler. Örneğin; beyaz un yerine tam tahıl unu kullanılmalı, baklagillere, sakatatlara beslenmede yer verilmelidir. Yemekleri özellikle sebzelerin vitaminlerini en az kaybedecek şekilde pişirme yöntemleri seçilmeli, (örnek olarak; önce yıkayıp sonra ayıklayıp doğramalı, sebzeleri kaynar suda haşlamalı, haşladıktan sonra hiçbirinin suyunu dökmemeli) ve beslenmede çeşitliliğe gidilmelidir. Özellikle gebe ve büyüme çağındakilerin beslenmelerine ayrıca özen gösterilmelidir.
Beriberi
Sri Lanka dilinde “aşırı bitkinlik, güçsüzlük” anlamına gelmektedir. Beriberi vakalarına Asya’da sık rastlanır. Bu hastalıkta eklemlerde şişme ve ağrı görülür. Bu durum denge kayıplarına ve refleks hareketlerinin durmasına sebep olur. Ek olarak ileri seviye tiamin yetersizliğinde kalp yetersizliği ve büyümesi görülebilir. Vaktinde tiamin takviyesi yapılmazsa hastalık ölüm ile sonlanabilir.
Daha çok gemicilerde ve mahkûmlarda görülen ve 1890’lerin öncesinde nedeni bilinmeyen beriberinin, 1873’de Hollandalı bir denizci doktor tarafından Avrupalı gemicilerde, doğu Hindistan’dan gelenlere göre daha az saptandığını fark etmiş ve gemicilerin tükettiği pirinç miktarı azaldıkça daha az beriberi vakası görüldüğünü gözlemlemiştir.
Doktorlar, beriberiye pirinçteki bir iltihap etkeninin veya toksinin yol açtığını düşünmüşler ancak Japon bir denizci doktor tarafından, ilk kez beriberinin beslenme bozukluklarına bağlı olarak geliştiğini, Japon denizcilerin beslenmesine yağsız süt, meyve ve et ilave edildiğinde beriberi vakası yoğunluğunda azalma olduğunu görmüştür. Daha sonraki yıllarda Frunk, pirinci ayrıştırarak beriberiye neyin yol açtığını araştırmış ve sonunda bir vitamin bulmuştur. Ancak 1926 yılında tiamin tamamıyla antiberiberi vitamini olarak gösterilmiş ve izole edilebilmiştir. Günümüzde pirinç, tiamin ve öğütülürken kaybettiği diğer besin maddelerince zenginleştiriliyor. Ancak beriberi Asya’da özellikle total kalorisinin %80’nini pirinçten sağlayan kişilerde hala sık gözlenmektedir.
Bebek Beriberisi
Gebelik durumunda bebek annenin makro ve mikro vitamin ve mineral depolarından beslenir. Annede görülen tiamin yetersizliği sonucu bebekte tiamin yetersizliği gözlenebilir. Emziklilikte ise; anne sütü ile beslenen 2-5 aylık bebeklerde görülebilir. Annede belirgin beriberi olmamakla birlikte B1 vitamini eksikliğinin sınırında olup sütündeki tiamin bebek için yetersiz kalabilir. Ağır şekilleri ani ve nedensiz kalp yetersizliği ile kendini gösterir. Bebek huzursuzdur, vücut şiştir, dudaklar ve parmak uçları morarır. Tedavi edilmezse bebek kaybedilebilir. Daha hafif ve kronik şekillerinde kas gevşekliği, inatçı kabızlık, kusmalar, kalp yetersizliği (daha yavaş ve sinsi seyirli) görülebilir.
- Yaş Beriberi: Ödem en önde gelen belirtidir. Bacaklar, yüz ve gövde şiştir. Plevra (göğüs) ve periton (karın) boşluğuna sıvı toplanır. Nefes darlığı gelişebilir. Baldırlar ağrılıdır. Kalp aşırı büyümüştür. Parmak uçları soğur ve morarırsa kalp debisi iyice düşmüş ve ölüm yaklaşmış demektir.
- Kuru beriberi: Öncü belirti nöropatidir. Hasta, güçsüzlük ve iştahsızlık ile beraber en çok zor yürüyebilmekten ve bacaklarını zor kaldırmaktan şikayetçidir. Ayaklarda duyu kaybı, karıncalanma ve uyuşma hissi olabilir. Kaslar gittikçe erir. Bu hastalar sonunda yatağa bağımlı hale gelmekte ve yaşanan enfeksiyonlar da ölümü kolaylaştırmaktadır.
- Alkolik Beriberi: Uzun süreli alkol kullanımında B1 vitamini eksikliğine bağlı hafıza problemleri, dengesizlik, görme problemleri, kişilik değişikliği, halüsinasyonlar ile karakterize Wernicke Ensefalopatisi denilen klinik tablo ortaya çıkar. Tiamin beyinde enerji üretimi için mutlak gereklidir.
Tiamin eksikliğinde, mental fonksiyonlarda bozulma ve ciddi eksiklikte ise psikoz gelişir.
- Psikiyatri servisine yatırılan hastaların önemli bir çoğunluğunda tamin eksikliği görüldüğü belirtilmiştir. Bu konu üzerindeki araştırmalardan ortaya çıkan sonuç ise tiamin eksikliğinde beyin fonksiyonlarında ve sinir sisteminde hasarların oluştuğu yönündedir. Bu etki; Alzheimer hastalarına ve yaşa bağlı mental fonksiyonları bozulanlara 3-8 g/gün tiamin verilmesinin mental fonksiyonları düzelttiğini gösteren klinik çalışmalar mevcuttur.
Ülkemizde Tiamin Eksikliği
Ülkemizde tiamin eksiliğine pek rastlanmaz. Bunun başlıca nedeni halk çoğunluğunun beslenme düzeninde tam buğday ürünlerinin geniş yer kaplamasıdır. Tiamin eksikliği yaşlılıkta artış gösterebilir. Tiamin takviyesi, gerekli görülen durumlarda hastalık durumunun iyileştirilmesi ve eksikliğin giderilmesi amacıyla yararlıdır. Gelişmiş olan ülkelerde, tiamin eksikliğinin sebepleri içerisinde yetersiz beslenme ve alkolizm bulunuyor.
B1 Vitamini (Tiamin) Kaynakları
B1vitamini en çok bitki tohumlarında bulunur. Tohumların kabuklarında ve embriyo kısımlarında endosperm kısımlara göre daha fazla bulunmaktadır. Bu nedenle tahılların öğütülmesi sırasında kepek ve embriyo kısımların ayrılmasıyla tiamin kayıpları görülür.
Pişirme sırasında uygulanan yöntemlere bağlı olarak da tiamin kayıpları görülebilir. Sebzeleri haşlama sırasında haşlamayla suya geçen tiamin suyun dökülmesi ile kayba uğrar. Tiamin alokole, sülfata, kahve ve siyah çayda olan tanene çok duyarlıdır. Bu bileşikler, tiamini parçalayıp etkisiz hale getirir.
Mayaların tiamin içeriği fazladır. Bu nedenle mayalı ekmekler mayasız ekmeklere göre daha fazla tiamin içerir. Bazı ülkelerde tiamin kayıplarını önlemek amacıyla öğütülme sırasında kayba uğrayan tiamin besine tekrar eklenerek zenginleştirilir.
Sağlıklı beslenme ilkelerine dikkat edildiği sürece eksikliğinin görülmesi beklenmez.
Alkol alımının azaltılması, sık sık ve az miktarlarda beslenilmesi B1 vitamini eksikliği görülme riskini azaltır.
Özellikle öğünlerde tek tip besin öğesi tercih edilmemeli bir öğünde et, süt, tahıl ve sebze grubundan besinler tercih edilmelidir. Günlük meyve alımına dikkat edilmeli ve kısacası sağlıklı beslenme ilkeleri uygulanmalıdır.
Tiamin (B1 Vitamini) Gereksinimi
B1 vitamini gereksinimi özellikle;
- Fazla alkol tüketiminin olduğu dönemlerde,
- Beslenme düzeninde karbonhidrat içeriği yüksek olan besinleri tüketiminin yağ ve proteine oranla fazla olduğu durumlarda,
- Vücutta enfeksiyon olduğu dönemlerde,
- Hipertiroidizm,
- Gebelik,
- Emziklilik,
- Büyüme gibi durumlarda artış göstermektedir.
Tedavide Kullanım Alanları
- Duygusal ve fiziksel stres, hastalık ve ameliyat sonrası iyileşme sürecinde tiamin depolarını hızla tüketir. Diğer B kompleks vitaminleriyle orantılı olmak kaydıyla günlük tiamin alımının bu süreçte 100-500 mg olması tavsiye edilmektedir.
Ameliyatlardan sonra veya mide barsağın ağızdan beslenmeyi engelleyen hastalıklarında parenteral beslenme yaparken bu besin çözeltilerine hemen günde 2 mg kadar tiamin eklenmelidir.
- Duygusal düzensizliklerde; hafif depresyon, anksiyete ve diğer düzensiz ruh hallerinde tiamin miktarı hep düşük tespit edilmiştir. Günlük 50-100 mg alımının ruh halini iyileştirdiği, zihinsel uyanıklığı ve enerjiyi arttırdığı tespit edilmiştir. Klinik depresyon tedavisinde ilaç tedavisi uygulanmalı ve ilave olarak tiamin kullanılacaksa doktora danışılarak etkileşimin olmamasına dikkat edilmelidir.
- Konjestif kalp yetmezliğinde; tiamin kalbin pompalama gücünü arttırmakta ve ödemi azaltmaktadır.
- Diüretik kullanan hastalarda günlük 200 mg tiamin verildiğinde güçlü diüretik etki gözlenmiştir.
- Yaşlılıkta tiamin eksikliği görülebilmektedir.
65 yaş üstü bireylerde 50 mg dozda 3 ay tiamin alımı ile kan basıncında orta derecede bir düşüş, uyku kalitesinde ve ruh halinde düzelme görülmüştür.
- Alkol kullananlar haricinde düzenli olarak ve çay ve kahve tüketiminde de (tanen içerikleri nedeniyle) tiamin emilimi azalır.
- Ayrıca bazı deniz ürünleri ve balıklar tiaminaz enzimi içerir, pişirme ile bu enzimler inaktive edilebilir.
- Beriberi tedavisinde, Wernicke ansefalopatisinde B1 tedavisi hayat kurtarıcıdır ve yüksek dozlarda kullanılır. Özellikle yaş beriberide parenteral yol seçilmeli, hatta ağır kalp yetersizliği varsa B1 vitamini damardan damla damla perfüzyon yoluyla verilmelidir. Wernicke sendromunda da parenteral yol tercih edilmeli ve dozlar daha da yüksek tutulmalıdır. Şüphesiz alkole bağlı beriberinin her çeşidinde B1 vitamini vermek kadar hatta daha önemli olan alkolün kesilmesi olduğu unutulmamalıdır.
B1 Eksikliği Nasıl Tayin Edilir?
B1 Vitamini kandaki tiamin düzeyine bakılarak tayin edilebilir.
Bir tanı aracı eritrositlerde transketolaz enzimi aktivitesinin tayinidir ve tiamin pirofosfat (TPP) eklendikten sonra aktivite %25 veya daha fazla artarsa bu tiamin eksikliğini gösterir.
Etkileşimi: Magnezyum, tiaminin aktif formuna dönüşümü için gereklidir. Alkol, fenitoin ve bazı ilaçlar tiamini inhibe ederler.
Yan Etkisi: Vücutta önemli miktarda depolanamadığı için atılır, bu nedenle toksik etkisi gözlenmemiştir. İğne şeklinde kullanıldığında ağrı ve ödem yapabilir. Parenteral alımda alerjik reaksiyonlar ve anaflaktik şok görülür. Günlük 200 mg’a kadar oral alınımı tolere edilir. Hamilelik ve emziklilikte günlük ortalama 3 mg üzerine çıkılmamalıdır.
2 Yorum